Eski yardımcım Hasan Coşkun'un öykülerini Varlık ve diğer yayınlarda okuyorum. Türkiye'nin kitap anıtı olarak nitelediğim Vahan Bey üzerine yazılmış yazılar, Coşkun'un kitabında bir araya geldi. Onun kitabından Vahan Usta ile eski dünyaya bilet kesiyorum.
Kalinkalar rulet dünyasını hızla döndürüyor , kontesliğini çoktan "zayi" etmiş soylu Rus kadınları "hayat kadını" diye ilk vesikayı çıkarıyordu..."Birinci Nataşa Devri" buydu ama tarih şahidim olsun ki "Nataşa"ların hiç suçu yoktu. Palazlanıp "Necip Bey Kremi ile necip bir genç" olduğumuzda "kendi tipini kendin yap" uygulamasına girmiş ve biz de "yerli malı" olmuştuk. Amerikan mağazalarında satılanlar öylesine pahalıydı ki, uzanamadığımız ciğere bakıp, yabancıyı reddetme eylemini başlatacaktık. Amerikan cikleti yerine Girit sakızı çiğnemek, Kent yerine Birinci içmek, İtalyan çizme yerine "Cızlavet" giymekle meseleyi çözüvermiştik!
Hayatımın romanını yazmaya karar verdiğim ve "Mazim kalbimde bir yaradır" diye gelecekle hesaplaştığım şu günlerde ne kadar hayat zenginiyim bilemezsiniz. Bu zenginliği sergilerde arayıp duruyorum.
Gülümseyen ve buyrukluğu yok eden hakiki bir "yüz"le kimbilir kaç yıldır dostluğum var. Önce "yüz"süz içinde tarifi mümkün olmayan bir kültürle bakan Vahan Hoca, eski Sultani'nin bir devamı sanki. Galatasaray'da "yer"den yükselen bu halk anıtı modernleşmenin karşıtı olarak Pera'da eskiyi yeşertmeye devam ediyor. Tevfik Fikret'lerin, Ali Suavi'lerin bu Galatasaray adlı ilim ocağında tüten son kültür ateşi gibi...
Eski kitap paketlerini açtığında hepimiz için gün doğuyor demektir. Galatasaray Lisesi'nin yan kenarındaki kitapçı Vahan Bey, unutulmuş bir mazinin, unutulmaması gereken en önemli ismidir. Reşat Ekrem Koçu eğer İstanbul Ansiklopedisi'nin G harfinden ötesini görebilseydi Vahan Bey'e hiç şüphesiz birkaç satır ayırmakla iktifa etmez birkaç sayfa ayırırdı. Ansiklopedi yerine süslü kuşe cilt yapanların dikkatine...
Bazılarının varlığı, kağıtlardan veya ansiklopedi maliyetlerinden daha pahalıdır...Vahan Bey gibi...