Çaça dansı bilmiyorlar!
Ah inanmak... Birine inanmak... Erkeksen, bir kadın bulup ona inanmak. Kadınsan bir erkek bulup ona inanmak. Bir adam bulsam, ona inansam... Bir kadın bulsam, onu da çıldırtsam!
Ah bu duygu!
Bir duygu mu, bir ihtiyaç mı?
Hem kuvvetli bir duygu...
Hem derin bir ihtiyaç...
Sosyal psikolojinin tespit ettiği bilimsel gerçek şudur: İnsanlar geçmişini bilmedikleri birine daha çok inanma eğilimindedirler.
İki kişi çıksa...
Birinin geçmişini biliyorsun...
Öbürünün geçmişini tanımıyorsun.
Bu iki kişi aynı şeyi söylese...
Hangisine inanırsın?
Geçmişini bilmediğine...
Niçin?
Çünkü geçmişini bilmediğin kişi seni henüz aldatmamıştır.
Sadece bu psikolojik gerçekten ötürü mü Ahmet Necdet Sezer, Zekeriya Temizel, Saadettin Tantan'ın çizdiği yeni tipler yükseliyor.
Yoksa...
Bir dip dalga patladı...
Yeni bir dalga...
Bu dalga mı Ahmet Necdet Sezer, Zekeriya Temizel, Saadettin Tantan, Nuh Mete Yüksel, Vural Savaş, Sami Selçuk tipi insanları yükseltiyor.
Hem yükselen değer oluyorlar.
Hem çevrelerini etkiliyorlar.
Hem eski kalıpları değiştiriyorlar.
***
Örneğin...
Saadettin Tantan:
Avrupa'da okumamış...
Amerika'da master yapmamış...
Kalın puro içmiyor.
Rolex saat takmıyor.
Eşinin başı boyalı değil...
Çocukları barlarda görülmüyor...
Kızı manken oğlanlara asılmıyor.
"Baba, tanıdığın komutanlara söyle, ben askerliğimi Güneydoğu Anadolu'da sıcak çatışmanın olduğu bölgede yapmayayım, deniz kıyısı olan turistik bir bölgede yapayım..." diyen bir oğlu da yok.
Tenis oynamıyor...
Hafta sonu golfe gitmiyor.
Çaça dansı yapmıyor...
Uçak kullanma hobisi yok.
Teknelere bayılmıyor.
Otel açılışlarına gitmiyor...
Ama Tantan'ın imajı yükseliyor. Bundan 10 yıl önce tersi olmuştu. Amerika'da okumuşlar, kalın puro içenler, Rolex saat takanlar, holding sahibi patron uçağına binenler, bol bol banka kurma izni verenler yükseliyor, örnek alınıyor, onun gibi olunmak isteniyordu.
Büyük bir değişme var...
Derin bir dip dalga...
Örneğin...
Zekeriya Temizel...
Saçları jöleli değil...
İnce kaşlı değil...
Kalın kaş... Pos bıyık...
Avrupa'da okumamış...
Çaça dansı yapmıyor...
Golfe gitmiyor....
Tenis oynamıyor...
"Benim memurum işini bilir..." deyici de değil, oğlu borsacı, kızı Jaguar'cı da değil....
Globalci görünmüyor...
Küreselciliğe sığınmıyor...
Amerikan hayranı değil...
Ama Zekeriya Temizel imajı da yükseliyor... Ahmet Necdet Sezer de, Nuh Mete Yüksel de, Vural Savaş da çaça dansı yapan, kalın puro içen, kızına oğluna yer açmaya çalışan tipler değiller.
Ama örnek insan oluyorlar...
***
Bu yeni dalga nedir?
Henüz hata yapmadıkları için onlara inanma ihtiyacı mıdır? Yoksa sistemi yeni soygunlar, ahlaksızlıklar, eşitsizlikler, tekelleşmeler, verimsizlikler, ağır devlet borçları, yüksek faizler, yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru üretmeden yenilenmek ihtiyacı mıdır?
Eğer ikincisiyse....
Temizel ve Tantan bize, "sistemin asıl bataklığı yaratan yönlerini" sergileyebilmeli. Hiç çekinmeden, korkmadan, linç etmeden, devlet terörü yaratmadan, "Basarım sopayı, alırım parayı" yapmadan bu dip dalgayı gidebildiği yere kadar götürmeliler.
O zaman...
Umudu hak eden değişim gerçekleşmiş olacak. Aklına ve analiz gücüne güvendiğim bir dostum bana; "Kalın puro içenler, Amerika'da okumuşlar, çaça dansı yapanların moda ve örnek kişi olduğu dönemlerde insanı iten, şüpheye düşüren, sıkan bir yan vardı. Aynı tehlikenin Tantan ve Temizel için doğmasından korkarım..." dedi...
Duyururum...
Düzeltme: Dünkü yazıda Nail Keçili'nin ailesi ile ilgili verdiğim bilgide bir isim yanlışlığı oldu. Nail Keçili'nin annesi Semra Keçili Soysal, Zuhuri Danışman'ın değil Ulus Gazetesi'nin Atatürk devrindeki başyazarlarından Nasuhi Baydar'ın kızıdır. Düzeltir, özür dilerim.
