MERKEZE YENİ HÜCUM
Son 13 yılda statükonun izlediği sistemli saldırı politikalarıyla Türkiye'de siyasetin oturduğu merkezin her an yeni bir hücuma maruz bırakıldığını belirten Yılmaz, şu noktaların altını çizdi:

* Statüko bilerek ve isteyerek merkezi zayıflatmış ancak bütünüyle ortadan kaldıramamıştır. Statüko bu noktada merkezin özellikle ANAP'ın direncini hesaba katmamıştır. Kimi zaman aktif karşı koyma kimi zaman pasif direnme politikaları her şeye rağmen ANAP'ın ve merkezin ayakta kalmasını sağlamıştır. Statükonun uyguladığı olumsuz politikaların yarattığı merkezkaç kuvvetin baskısıyla ANAP'tan kaçan kimi çevreler kenar politikalarına mahkum olmuşlardır. Statüko ANAP'a karşı zaman zaman farklı kesimlerle işbirliğine gitmiştir.

* Şimdi statükonun yeni bir oyunuyla karşı karşıyayız. Statüko, hiçbir şekilde merkezde yer alamayacağını bildiği siyasi yapıları bir illüzyon olarak merkezde gösterme gayreti içindedir. Aynı statüko bir yandan da merkezde yeni bir oluşum için çaba sarf ediyor gözükmektedir. Statükonun bundan maksadı ne kenardaki bir gücü merkeze oturtmak ne kendisini yıkacak bir merkez gücünün ortaya çıkmasını sağlamak değildir. Statükonun bir tek amacı vardır, o da kendi varlığının devamını sağlayacak aşırı parçalı bir siyasi yapıyı korumaktır.

* Şunu hiç kimse unutmamalıdır. Statükonun merkez aleyhine güçlendirdiği siyasi yapıların hiçbir zaman merkezi temsil etme şansları yoktur. Onlara merkezi zayıflattıkları ölçüde bir rol biçilmektedir. Merkez olabilmek için gerçekten de her şeyiyle merkezde yer almak gerekir.

* Merkezin sahibi vardır, o da ANAP'tır. Statüko için ecel çanları çalmaya başlamıştır. Bölücü terör durmuş, irtica etkin tehdit olmaktan çıkmış, mezhep kavgası planları suya düşmüştür. Normal şartlarda suların merkeze doğru aktığını herkes görmektedir.