kapat

01.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
EMİN ÖZTÜRK


Euronun hali malum

Son günlerde bankacılık sektörü ekonomi yazarı olanların ve olmayanların önde gelen ilgi alanlarından birisi durumunda. Ancak biz bu moda konu üzerine yazacağımız yazı (ya da yazıları) bir başka zamana bırakıp Avrupa Birliği üzerine bir kaç gözlemde bulunmak ve bunlardan Türkiye'ye yönelik uyarılar çıkarmak istiyoruz. İçerdeki olayların heyecanına ve sıcaklığına kapılarak dış dünyadaki gelişmeleri ihmal etmekten kaçınmamız gerekiyor.

AMB'nin açmazı
AB ülkelerine ilişkin son ekonomik veriler iki sevimsiz gelişmeye işaret ediyor: Büyüme oranının bu yılın üçüncü çeyreğinde belirgin ölçüde yavaşlayarak yıllık bazda yüzde 2.5 düzeyine düşmüş olması ama buna karşılık enflasyonist baskıların artmaya devam etmesi. Bu sonuçta şüphesiz petrol fiyatlarının etkisi var. Ancak, enerji fiyatlarını hariç tutan çekirdek enflasyon da artma eğiliminde.

Bu durumda Avrupa Merkez Bankası (AMB) bir politika açmazı ile karşı karşıya. Enflasyonu engellemek için faiz artırımı, düşük büyüme endişesine karşılık ise faiz indirimi gerekiyor. Bir de yapılan müdahaleye rağmen dolar karşısındaki değeri 0.83-0.84 düzeyinde dalgalanan euro meselesi var. AMB'nin faiz konusundaki tavrı enflasyona öncelik vermekten yana olursa bunun otomatik olarak euroyu güçlendireceğini düşünmek doğru değil. Bu tür bir hareket faiz paritesi açısından euro lehine görünse de büyüme üzerine olumsuz etkisi nedeniyle yatırımcıların dolar lehine olan tavırlarını destekleyebilir.

Avrupa ABD'ye gıpta ediyor
Aslında global piyasaların ABD ve Avrupa para birimleri arasındaki tercihleri her iki tarafın ekonomisinin genel sağlığı ile yakından ilgili. ABD'ye bakıldığında, bilgi teknolojisi konusundaki ilerlemeler, bunların üretkenliği hızla yükseltmesi, vergilerin çok yüksek olmaması, genel ortamın iş yapmaya müsait oluşu ve emek piyasasının esneklik gibi pek çok olumlu özellik var. Zaten ABD'nin son 9 senedir kesintisiz yüksek büyümeyi enflasyonsuz gerçekleştirmesinin ardında bu olumlu yapısal özelliklerin olduğu düşüncesi yaygın.

Global piyasa oyuncuları için Avrupa denildiğinde akla gelen özellikler ise vergilerin yüksekliği, emek piyasalarının katılığı ve bilgi teknolojisinde (belki İskandinav ülkeleri hariç) ABD'nin arkasında kalınması. Nitekim, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Eddie George'a göre de Avrupalılar "Atlantik Okyanusunun öbür tarafına gıpta ile bakıyorlar".

Genel görüntü bu olduğunda yatırımcılar ilk bakışta euronun lehine gibi görünen çeşitli ekonomik verileri ve diğer gelişmeleri bile dolar lehine yorumlayabiliyorlar. Sonuçta euro/dolar paritesinde özetlenen eğilim de ABD ve Avrupa ekonomileri arasındaki bir güven oylamasının sonucu gibi yorumlanabilir.

Türkiye'nin ideali AB ama
Bu kadar uzun bir girişten sonra Türkiye'yi ilgilendiren bir kaç kısa ders çıkarmakta yarar var: Hepimizin malumu, Türkiye AB'ye girmeyi bir ideal olarak önüne koymuş durumda. Ancak bu idealin bizzat kendisi yukarıda değinilen türde bir takım dertlerle malul. AB bu durumun yalnızca farkında olmayıp bazı önlemler almak üzere kıpırtılar içerisinde. Bunun en önemli örneği, AB üyesi ülkelerin hemen hemen tamamının önümüzdeki bir kaç yılda vergi yükünü azaltmak üzere programlar açıklamış olmaları.

Durum böyle iken Türkiye'de dile getirilen yanlış bazı ekonomik politika önerilerinin Avrupa'nın kurtulmaya çalıştığı statükoyu kendine dayanak olarak göstermesi hepten yanlış. Bu eleştirimiz, "vergi yükü Türkiye'de AB'ye göre az, dolayısıyla artırılmalı" diyenler için de geçerli, neye hizmet edeceği çok iyi tartışılması gereken "İş Güvencesi Tasarısı" için de. Türkiye kamu maliyesindeki yangını söndürmeye ve enflasyonunu uluslararası kabul edilir seviyelere çekmeye çalışırken bu söylediklerimiz fazlaca lüks gibi görünebilir. Ancak yangın söndürme çabasının bile doğru olan perspektifte yapılması gerekiyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır