kapat

01.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Devlet memurunun çilesi

Devlet memurlarının bu kadar ayağa düşmesi hiç de hayra alamet değil!... Sanırım onlara sahip çıkmak sadece benim görevim değil, devlet büyüklerimizin de görevi... Hiç unutmam, çok genç yaşlarda mahallemizde oturan üç, dört devlet memuru vardı. Sabah evlerinden çıkarken kravatlı, ütülü pantolonlu, ceketli, fötr şapkalı bu memurları gördüğümüz zaman adeta saygı duruşuna geçerdik. Kolay değil, devletin bir memuru idiler. Kimi maliyede, kimi belediyede, kimi maarifte görevliydiler. O zaman aldıkları ücreti bilmiyorum ama görevlerine giderken takındıkları vakur tavırları gözümün önünden hiç gitmiyor.

Rahmetli babacığım esnaftı... Onları bana göstererek, "Bak işte büyüyünce böyle olmalısın" derdi.. O kadar itibarlıydılar ki, mahalledeki aileler kızlarını bir devlet memuruna verdikleri zaman, büyük mutluluk duyulur, komşular adeta onları kıskanırlardı. Çok değil 50'li yıllarda da bu durum böyle idi... Sonra ne olduysa oldu, zamanla devleti memuruna sahip çıkmadı ve onları ayağa düşürdü. Şimdiyi düşünün... Hiç kızını devlet memuruna vermek isteyen birileri var mı?... Pek tahmin etmiyorum. Bu durum nasıl oldu, memurlarımız böyle bir duruma nasıl düştü anlamamıyorum... Hem de o devirden bu yana her şey gözlerimizin önünde cereyan ettiği halde...

Şimdiki devlet memurlarımızın halini anlatmaya hiç gerek yok... Maalesef sürünüyorlar demeyeyim ama sahipsiz, geçim güçlüğü çeken, mesai saatleri dışında başka bir iş kovalamak zorunda kalan insan topluluğu oldular. Ve bunlar Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyorlar. Halk resmi işlerini görmek için bu gruba müracaat ediyor, problemlerini onlarla hallediyor. Aldığım bir mesaj bu yazıları yazmama sebep oldu... Bu mesajı sizlere de okutmak istiyorum;

"Sayın Ahmet Bey,
PARASI OLMAYAN DEVLET MEMURLARINA ACİLDE BAKILMIYOR. DEVLET MEMURU ÖLECEK Mİ?...

Kahramanmaraş Devlet Hastanesi, yeni almış olduğu bir kararla acile acil olarak, aniden hastalanan vb. durumlarda sevk kağıdı olmadığı için fiş, röntgen vs. parasını peşin istiyor. Para yatırılmadığı taktirde hastaya bakmıyor. Hasta ağrıdan, sancıdan kıvranıyor. Gece saat 24.000'te, 02.00-03.00'te nereden sevk bulsun da gelsin... Acile getirilen bir hasta sevk almaya giderse o zaman zarfında belki de ölür... Bazı hastalıklar vardır, en kısa zamanda doktora yetiştirilmesi gerekir, değil mi?... Bu mesajımızı lütfen büyüklerimize duyurunuz..."

Şerafettin Bural'ın açıklaması...
Geçen Pazar bir mektuba yer vermiştim. Mektupta adı geçen şahıs işten atıldıktan sonra bir sürü yere müracaat ettiği halde, hakkını alamadığından şikayet ediyordu. Bu arada İzmir Mali Şube Müdürü'nün de adı geçmişti. Ters anlamaya meydan vermemek için söylemek istiyorum. O mektupta bahsedilen insan şu anda İzmir Mali Şube Müdürü olan Şerafettin Bural değil... O zamanın Mali Şube Müdürü idi... Bunun için Şerafettin kardeşimden uğraştığı Balina Operasyonunu bir an evvel bitirmesini diliyorum. Kendisinin nasıl başarılı bir emniyet müdürü olduğunu çok iyi biliyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır