kapat

01.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Yüreğiniz yiyorsa!

Okur benden yazmamı istiyor! Sırtımızda kambur olsa da elimiz mahkum yazacağız.... İşte yazıyorum: Bizim Sabah Gazetesi'nin kurucusu, geliştiricisi, lider yapıcısı Dinç Bilgin'in bankası kendisine dedesinden kalma bir banka değildi. Zaten devletin bankasıydı... Devlet bu bankayı çalıştıramadı, yük haline getirdi.

Özelleştirdi...

Özel sektöre sattı...

Bankayı önce bir kumaşçı; Doğan Kumaşçılık fabrikası sahibi Sabri Doğan aldı, adam üç taksitten birini ödedi, diğerlerini ödeyemedi. Borçlarından bunaldı, Dedeman Oteli'nin tepesinden kendini attı.

Devlet bankayı bu kez...

Bir pazenciye sattı..

Kendisi Mahmutpaşa Pazarı Üniversitesi'nden mezun tekstil fabrikalarının sahibi Cavit Çağlar, Etibank'ın yüzde 100'ünü aldı. Ve bankanın yüzde 49'unu gazeteci Dinç Bilgin'e sattı.

Gazeteci Dinç Bilgin...

Bu satıştan doğan...

Taksitleri ödedi...

Sonra pazenci de battı...

Gazeteci Dinç Bilgin de bankanın diğer yüzde 51'ini almak zorunda kaldı.

Dinç Bilgin gazeteciydi...

Banka sahibi de oldu...

Sonrasını biliyorsunuz...

Banka havlu attı...

Devlet el koydu...

Devletin bankasıydı....

Uzunca bir yol katetti...

Yeniden devletin bankası oldu...

Herkes ağız birliği etmiş, "güçlü bir bankan olursa daha güçlü gazeten olur..." deyip duruyordu.

Ne oldu?

Banka battı....

Kamburu gazeteye kaldı!

Gazeteci Dinç Bilgin, gazetecilikten elde ettiği başarının karşılığı olan parasal ve portföysel birikimini şimdi başkalarına satıp, faturayı ödüyor.

Ödemeli...

Eli mahkum ödeyecek...

Ayrıca Zekeriya Temizel ve kadrosu, bizim patronun bankasına el koydular, içini incelemekteler. Varsa bir ihmal, kusur, kasıt yargıya da götürecekler.

Götürmeliler...

***

Bütün bunlar tamam da...

Sonuç ne?

Sonuç şu: Banka sahibi olmak, gazeteyi güçlü kılmıyor. Aksine bankanın kamburu da gelip, gazeteye yükleniyor.

Dolayısıyla...

Bankacı bankacılığını yapmalı...

Gazeteci gazeteciliğini yapmalı...

Esasen, bankaların içinin boşaltılmasını önlemek, sırf soymak için banka satın alma arzularını kurutmak istiyorsak sistemi sarsıp, sallamalı ve sorgulamalıyız.

Basın bankacılığı!

Ateşle barut gibi...

Basın gücü ile banka gücü...

Bu iki güç birbirinin zıttıdır...

Varoluş sebepleri yüzünden....

Aynı elde toplanamazlar...

Eğer toplanırlarsa ikisinin de ahengi bozulur. Çünkü basın; "sır açıklama" mesleğidir, bankacılık ise "sır saklama" mesleği... Gazetecinin görevi, olanı biteni bütün saydamlığıyla en ince ayrıntısına kadar, çoğu zaman kuralları, gelenekleri, yasaların sınırlarını da zorlayarak açıklamaktır. Bankacının görevi ise kendisinden kredi alanların ya da para yatıranların adlarını, durumunu, iyi ya da kötü günlerini saklamaktır.

Basın, sır açıklama mesleği...

Bankacı, sır saklama mesleği...

Bu iki mesleğin aynı kişinin eline geçmesi halinde iki mesleğin de ahlakı bozulabilir, iki mesleğin aynı kişinin elinde "hile, desise, çarpıtma, gizleme, gücü kötüye kullanma" olmaksızın yürümesi zorlaşabilir.

***

Dolayısıyla...

Bizim patrona saldırırken...

Bu gerçeği de görelim...

Yüreğiniz yiyorsa...

Basının bağımsızlığını savunalım...

Parlamentodan; "gazetecilerin sadece gazetecilik... bankacıların sadece bankacılık yapabileceği bir yasayı..." ivedilikle çıkartmasını isteyelim.

Şu tabloya bakın:

Aydın Doğan:
Bankası: Dışbank...

TV'leri: Kanal D-CNN Türk...

Gazeteleri: Hürriyet-Milliyet-

Radikal-Posta...

Cem Uzan:
Bankaları: İmar Bankası...

Adabank...

TV'si: Star.

Gazetesi: Star...

Mehmet Emin Karamehmet:
Bankaları: Yapı Kredi,

Pamukbank...

TV'si: Show.

Gazetesi: Akşam...

Ayhan Şahenk:
Bankaları: Garanti Bankası,

Osmanlı Bankası, Körfezbank...

TV'si: NTV... Kanal E...

Erol Aksoy:
Bankası: İktisat...

TV'si: CINE 5

Enver Ören:
Bankası: İhlas Finans...

TV'si: TGRT...

Gazetesi: Türkiye...

Kamuran Çörtük:
Bankası: Bayındırbank...

TV'si: BRT...

Yavuz Zeytinoğlu:
Bankası: Esbank...

TV'si: Es TV...

Cavit Çağlar:
Bankası: İnterbank...

TV'si: Olay TV...

***

Birinci güç: Meclis. İkinci güç: Hükümet. Üçüncü güç: Yargı. Dördüncü güç: Gazete. Beşinci güç:Televizyon. Altıncı güç: Radyo. Yedinci güç: Dergi. Sekizinci güç: Banka. Dokuzuncu güç: Sigorta şirketi. Onuncu güç: Orduya silah satan şirket. Onbirinci güç: Turizm şirketi. Onikinci güç: Pazarlama şirketi. Onüçüncü güç: Holding. Ondördüncü güç: Vakıf... Onbeşinci güç: Dernek... Onaltıncı güç: Sendika...

Yüzüncü, ikiyüzüncü güce kadar güçleri çeşitlendirebilirim. Ancak anlatmak istediğimi anladınız.

Güçler tek elde toplanıyorsa faşizm, diktatörlük, oligarşi olur. Güçler dağılırsa demokrasi olur.

Basın gücü ile...

Banka gücü....

Tek elde toplanırsa...

İki gücün de ahengi bozulur....

Yüreğiniz yiyorsa...

Basının bağımsızlığını da savunalım.

Haydi çıtayı yükseltelim.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır