EMİNÖNÜ İstanbul'un işporta cenneti" diye hep yazıyoruz. Aslında "cehennem" demek daha doğru. Çünkü alanları, caddeleri, sokakları istila edip geçit vermeyen işportacılar, hayatı cehenneme çeviriyor. Belediye ise "işporta afeti"ni ortadan kaldırmak iddiasıyla zaman zaman "yıldırım operasyonlar" düzenliyor. Ama çakıp gürlediği ile kalıyor; netice itibarıyla değişen bir şey olmuyor. Belediye sonunda "barışçı taktikler" uygulamaya karar vermiş. "Yeni strateji"nin ana hatlarını şöyle açıkladılar:
"BELİRLENEN bir bölge işportacılara tahsis edilecek. Tezgah sayısı kota ile sınırlanacak. İşportacılara kimliğini belirten bir yaka kartı ile tek tip kıyafet verilecek. Aylık işgaliye parası alınacak. Böylelikle hem belediye gelir sağlayacak, hem işportacılar denetim altına alınmış olacak. Aynı zamanda Eminönü bölgesinin tarihi dokusu da korunacak.
KULAĞA hoş geliyor. Ama ne yazık ki, içi boş ve kof bir proje. Tıpkı Minibüsçüler Odası Başkanı'nın "Bütün minübüsçülere kravat taktıracağım!" diye yükseklerden atmasına benziyor. Diyelim ki işportacıları tek tip giydirip yakasına kart takabildiniz; "işporta dehşeti"ni yine önleyemezsiniz. İstilanın biçimi ve şiddeti değişmez. Eminönü meydanlarında şimdi de fes ve cepken giydirilmiş işportacılar var. Enteresan kıyafetlerine rağmen onlar da yolları tıkayıp insanların canını burnundan getiriyor. Bizce sorun "ödünsüz çözümler" bekliyor. Ne var ki bunun için de tren kaçırılmışa benziyor.