kapat

03.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
YeniBinyil
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Tecavüze davetiye

Bu yazıyı kadınlara yazıyorum.

Stajyer hakim ve savcı ne demek?

Mahkemede kürsüye oturup, "adalet dağıtacak" insan demek...

Peki, "adaletimizi" teslim edeceğimiz bu stajyer hakim ve savcılarımız, hayatın tatsız hadiseleri, örneğin "tecavüz" hakkında acaba ne düşünüyor, dersiniz?

Bakalım ne düşünüyorlar:

Adli Tıp Enstitüsü'nde görevli Dç. Dr. Fatih Yavuz tarafından yapılan araştırmaya göre...

Stajyer hakim ve savcıların yüzde 52'si, "Kadınların dış görünüşü ve davranışı tecavüze kışkırtır" görüşünde imiş...

Aslında "çüüüş" diye geçip gidilecek bir görüş ama kazın ayağı başka, o yüzden üstünde duruyorum.

Memlekete aslan gibi evlatlar yetiştirmeye çalışan, evini, ailesini ayakta tutmak için elinden geleni yapan, koç gibi bir kadın, yazın 40 derece sıcağında, otobüse binerken, basamağın yüksekliğinden dolayı eteğinin açıldığını umursamadan, güven ve özgüven içinde seyahat ederken...

Hıyarın biri, bu eteğin açılmasını ve bluzün dekoltesini kendince "tecavüzü kışkırtan bir görünüş ve davranış olarak" değerlendirecek...

Sonra da kadının peşine takılacak!.. Ve bu kadın, hakimin gözünde, "kırkırtıcı" olabilecek!

Peki, Türkiye'de ne zamandan beri "rahat giyim" ve "özgüvenli davranış" tecavüze davetiye oldu?

Veya "tecavüze davet" ne demek?

Hayat hakkında zerre kadar fikir sahibi olmadıkları apaçık olan bu stajyer hakim ve savcılar, bir de tecavüze davet ve kışkırtma çizelgesi yapsalardı bari...

Aslında bu gibilere, "Yürüyün be, sizden değil hakim savcı, sığır çobanı bile olmaz" demek gerek ama konu iki önemli işaret veriyor:

Birincisi, kadınların ne ibretlik bir toplumda yaşadığını gösteriyor.

İkincisi, "irtica" dedikleri nanenin, "aslında hangi kafalarda saklı" olduğunu gösteriyor.

Stajyerlerin yüzde 52'si, cücük kadar aklıyla, aslında şunu söylüyor:

En iyisi kadın örtünsün!

Bilmem anlatabildim mi neden öfkelendiğimi ve asıl irticaın nerede saklı olduğunu...

Dünyanın en asil mesleğinin bu "stajyerleri" için ne kadar üzülsek ve Tanrı'ya bize böyle stajyerler nasip etmemesi için ne kadar dua etsek azdır.

Kara
Maliye Bakanlığı "kara para" peşindeymiş... Yahu daha beyaz parayı bulamıyorlar, karayı nasıl bulacaklar!

Boşanma
Deniz Baykal, eşine "sen artık beni boşarsın" demiş... CHP'deki kaos Olcay hanımın başına mı patlayacaktı?

Günah
Osman Durmuş, "Refik Saydam'da değerli bilimciler solcu diye atıldı" demiş... Bakansınız, geri alın o zaman!

Yüzde 84
Sezer'in Meclis konuşmasından enteresan bir sonuç çıkıyor. Sezer, "Türkiye'de aktif 1196 radyodan 261'inin, 359 tv'den de 66'sının bölücü, yıkıcı ve itricai yayın yaptıklarını" belirterek, bir an önce önlem alınmasını istedi. Bunun önlemi alınır mı alınamaz mı bilemem ama şunu artık biliyorum.

Türkiye'deki yayın organlarının 6'da 1'i, bir başka ifadeyle yüzde 16'sı yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyette...

Bu yayınlar Türkiye'nin fotoğrafı ise, demek ki ancak yüzde 16 oranında "yıkıcı ve mürtecimiz" var demektir.

Ama üzülmeyin, geri kalan yüzde 84, medeniyet, demokrasi ve cumhuriyet için yeter de artar bile!..

VİP olayı
Meslektaşım Arda Uskan, "keskin" kalemiyle Fatih Ürek'in VİP'ten geçmesiyle dalga geçtiğim yazıya, hoşça bir eleştiri yöneltmiş... Özetle diyor ki, "Bu kadar siyaset hokkabazı VİP'ten geçiyorsa bırak Fatih de geçsin, hem Fatih Ürek bence onlardan daha VİP'tir!" Bence de öyle...

Ama VİP'in siyasi suiistimali, sosyal ve "sanatsal" suiistimalleri bilmem ki haklı kılar mı?

Arda!.. Sadece, VİP'in vergilerimizle finanse edildiğini ve senin paranla Fatih Ürek'in "imtiyazlandırıldığını" düşün...

Değer mi, hak mı, adil mi, mantıklı mı, bunun sonu var mı?

Fransızcacı Türkçeci
Tek dersten kalan çocuklara "af" istemiştim. Ama ellerim yana düştü, biliyorsunuz. Olmadı af çıkartamadık.

Fakat bu arada, ne kadar dertli, sıkıntılı ve "mantıksız" koşullarda debelenen insanımız olduğunu da görmüş, tanımış oldum.

En son, adı bende saklı, bir Fransızca öğretmeni aradı.

19 yıllık Fransızca öğretmeni...

6 yıldır Türkçe öğretmenliğine giriyormuş... İlköğretim, 6, 7 ve 8'inci sınıflara...

Bizim şu çok ünlü Talim Terbiye Kurulumuzun yüksek "takdir"leriyle... Niyesini de sordum.

Fransızca öğretmenine ihtiyaç kalmamış, ama Türkçe öğretmenine çok ihtiyaç varmış...

Bana ne, şimdi Fransızca öğretmeninde Türkçe "öğrenmeye" çalışan öğrencilere ne? Onların suçu, kabahati mi bu?

Planlasaydınız, hangi öğretmene ne kadar ihtiyaç olacağını zamanında... Plan yoksa eğitim nasıl sevk ve idare edecekler?

Sen, Türkçe dersine Fransızca öğretmenini sokacaksın, sonra da Türkçe'den 45 verip geçireceğin çocuğu, 44 ile tek dersten sınıfta bırakacaksın... Sonra da bana, "af edersek adaletsizlik olur" diyeceksin...

Adalet ve sistem sahiden varsa doğru ama ya adalet ve sistem yoksa ne olacak o zaman?..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır