kapat

14.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Troy
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Antik English
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ecevit'in unuttuğu evlilik yıldönümü
22 Ağustos 1946'da evlenmişlerdi. İyi günde, kötü günde; daima bir yastığa baş koymuşlardı. Ama işte 12 Eylül yönetimi onları birbirinden koparmıştı...

Rahşan Hanım'ın cezaevine gönderdiği bir demet

kır çiçeği ile içinde "Nice yıllara" yazan kart, Bülent

Bey'i utandırmıştı. Çünkü yıldönümünü unutmuştu!

ECEVİTLER'İ üzen bir başka nokta da mahkumiyetin tarihiydi. Üçüncü kez hapse düştükten iki gün sonrası evlilik yıldönümleriydi. 1946'da başlayan evlilikleri 22 Ağustos 1982'de 36. yılına giriyordu.

Rahşan Hanım o gün eşine ihtiyaç duyduğu malzemelerle birlikte; bir demet kır çiçeği ve üzerinde Anadolu motiflerinin yeraldığı bir kartpostal gönderdi. Kartpostalın içine şu notu düşmüştü: "22 Ağustos 1946... Daha nice nice yıllar, Tanrıdan beraberliğimiz dileğiyle. Rahşan."

'karpuz İstİyorum'

Bülent Ecevit, aynı gün eşine iki mektup birden gönderdi. İlk mektupta, eşini yatıştırmaya çalışıyor, sağlık raporunu verip isteklerini iletiyordu:

Sevgili Rahşanım,

Üzüntünü ve tepkini bir ölçüde açığa vurduğun için kendini üzme. Hem haklısın hem de içine atmandan daha iyidir.

Ateşim uzun süredir ilk kez bu sabah düştü. Dün ve bu sabah başım da ağrımadı. Midem bağırsaklarım da iyi. Kısacası, beni merak etme. Sen iyi olmaya bak!

Ancak dilim, paslı olmadığı halde, paslıymış gibi. Sanırım hararetten. Bizim evin serinliğine alışmışım da burada su içe içe bir hal oluyorum ama kanamıyorum. Biraz, serinletici ama mideme kötü gelmeyici meyve gönderirsen sevinirim: Şeftali, elma, armut gibi... Canım karpuz da istiyor ama o biraz külfetli olur.

Buz işini yine düzene soktum. 12 saatte bir yeniliyorum. Çay takımını hemen getirdiğin için teşekkür ederim. Bardaklar da çok "regal".

Benim yeni aklıma gelen gereksinmelerim şunlar:

* İkişer tane daha düz ve çukur tabak ve çatal-bıçak-kaşık. t Pamuk.

Kendine çok iyi bak Rahşanım. Allah izin verirse biraz da içimizi ra- hat tutarak yaşamaya çalışalım.

Sevgilerle

'UTANDIM'
İkinci mektubu "Evlilik yıldönümü" mesajını aldıktan sonra yazmıştı:

Yukarıdaki satırları sabah yazmıştım. Şimdi mektubunu, getirdiklerini ve çiçeklerini aldım. Önce 22 Ağustos'u anımsamadığım için utandım. Ama sonra, bunu, mutluluğumuzun, yıldan yıla değil, her gün bilincinde olduğumuza yordum. Ama bilincinde olduğumuzun da kartınla ve çiçeklerinle bilincine varmaktan ayrıca mutlu oldum.

Bu bilinçle ve eşdeğerde bir yaşamı çıkışımdan sonra olsun kurabileceğimizi umarım.

İyi olduğuna ne kadar sevindiysem, hala koşuşturmana da o kadar üzüldüm. Ben hapisteyim, annen hastanede, ayrıca evler, kediler, çiçekler, kuşlar. Hepsinin yükü omuzlarında...

Benim için çok iyi bir düzen kurdun. Herşeyi inceden inceye düşünmüşsün. Belki, yarından sonra, artık iki günde bir yiyecek göndersen daha iyi olur. Hiç değilse bir günün belki biraz relaxed olur.

Annenin ateşinin sakıncalı olmadığını ve çıkışını engellemeyeceğini umarım. Ama en küçük bir tereddüt olursa, bence, hastanede alıkoyun. Kendisinin de büyük bir şikayeti olmadığını (hastaneden) sanırım.

Sevgilerle, Rahşanım...

Bülent Ecevit, 23 Ağustos 1982'de eşine yine teselli amaçlı bir mektup gönderdi:

Sevgili Rahşanım,

Bugün gözcüye ve -umarım ki- dişçiye gideceksin. Sonuçlarını bana bildir lütfen. Annenin sağlık durumunu da bildir. Ateşinin çıkmasını merak ettim.

Ben iyiyim. Ateşim arada bir yine çıkıyor ama bir rahatsızlık vermiyor. Boğazımdaki hafif bir yanmadan gizli bir soğukalgınlığı olabileceğini düşünüp, dün akşam yine Tetraya başladım. Şimdiden biraz farketti.

Senden duvarlar için resim istediğime, sonradan çok utandım. Bugün göndermemişsen, sakın gönderme. Eksiğim, duvarlarda resim olsun.

Sanırım artık Mustafa'yı iki günde bir gönderme sistemine başlayabilirsin. Sen de buralara kadar zahmet etme. Hiç değilse her seferinde zahmet etme...

Seni özlemek dışında hiçbir sıkıntım yok. Kendini harcamazsan ve üzmezsen çok sevinirim. Bu hafta avukatlarım geldiğinde senin ziyaret gününü saptarız, sana bildiririm.

Şimdilik bu kadar. Bugün senden bir not gelir, birşeyler eklemem gerekirse aşağıya yazarım.

Sevgilerle Rahşanım

* * *

Sevgili Rahşanım,

Bugün gönderdiğin güzel şeyler için teşekkür ederim. Artık iyice yiyecek ve su stokum birikti. Onun için rahatlıkla iki günde bir göndermeye başlayabilirsin.

Sevgilerle

* * *

NİHAYET ÖZGÜRLÜK
Jan Stage davasından Ecevit'in beraatine karar verildi. 15 Ekim 1982'de Askeri Yargıtay'dan tahliye kararı çıktı. Ecevit, kurtulduğuna sevinemiyordu. Çünkü günlerdir haksız yere içerideydi. Ankara Dil Okulu'nda tutuklu kaldığı 54 günün, cezasından düşülmesi gerekiyordu. Ancak tahliyeye 34 gün kaldığı için sadece 34 gün düşülebildi. Ecevit, 56 gün hapiste kaldıktan sonra 15 Ekim 1982'de akşama doğru Ankara Cezaevi'nden çıktı...

Kapıda sadece Rahşan Hanım ve şoför Mustafa vardı...

"Aklım, gönlüm hep sende..."

BÜlent Ecevit'in Ankara Kapalı Cezaevi'ne son girişinde, annesi Nazlı Ecevit, Erdek'te tatildeydi. Oğlunun yeniden cezaevine girdiğini öğrenince çok üzüldü ve şaşkınlık içerisinde telefona sarıldı. Rahşan Hanım ve kızkardeşinden bilgi aldıktan sonra oğluna, 31 Ağustos 1982'de şu mektubu gönderdi:

Çok sevgili, kıymetli evladım

Aklım, gönlüm hep sende. İnşallah sıhhatin iyidir. Kendini oyalayacağına eminim. Erdek'de rahatım huzurum olmadı. Hep seni düşündüm. Allah sağlık versin, bu günler de geçecek tabi. Senden ve Zahide Hanımdan (Rahşan Ecevit'in annesi) haber almak için çırpındım. Telefon bir türlü açılmadı. Zahide Hanım'ın numarası değişmiş. Kardeşinden öğrendim. Fakat yine telefon açılmadı. Arıza da açılmadı. İki gün ve gece böyle geçti. Sonra acele istedim. Asude (Rahşan Ecevit'in kızkardeşi) ile görüştüm. Ertesi günü Rahşan telefon etmiş. Ben bankaya gitmiştim. Dün Rahşan telefon etti, iyilik haberlerini verdi. Evi bıraktığım gibi buldum. Bu sene Erdek'de o kadar huzurum olmadı.

Gelecek seneyi düşünmüyorum. Ferhunde (Bülent Ecevit'in büyük teyzesi) maşallah pek iyi, gözlerinden öpüyor. Bende bir an evvel huzur ve özgürlüğe kavuşman dileği ile seni kucaklar ve öperim sevgili oğlum. Sağ var ol.

Annen

Nazlı Ecevit


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır