İstanbul'un en güzel müzelerinden biridir o... Az-çok bilinen Arkeoloji Müzesi'nin karşısında, iki yanındaki Hitit aslanlarıyla dikkati çeken gösterişli ve merdivenli kapısı heybetli olsa da, içine pek girilmez, neler sakladığı bilinmez. Adeta sürekli onarım nedeniyle kapalı olması da buna bir ayrı nedendir.
Ben bu müzeyi yine tercüman-rehberlik çabam sayesinde daha 1960'ların başında keşfetmişimdir. İçindekiler, Arkeoloji'nin içerdiği klasik Yunan ve Roma döneminden çok daha eskidir: Antik Mısır'dan, Mezopotamya'dan ve o çağlardaki Anadolu'dan gelen eşsiz eserler barındırır. Bina 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından Fransız mimar Alexandre Vallaury'ye Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) mektebi olarak yaptırılmıştır. Sonraları müze haline gelmiş, 1963 yılında onarım için kapatılarak 1973'de yeniden açılmıştır.
Bina yakın yıllarda yeniden onarıma alınmış ve 1963'deki onarım sırasında değiştirilen merdivenli girişi aynen yeniden yapılmış. Garanti Bankası'nın önemli katkısıyla gerçekleşen onarımda, temel işleyiş düzeni korunmakla birlikte teşhirde çok daha aydınlık ve modern bir düzeye ulaşılmış.
Geçen akşam Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından yeniden açılan Eski Şark Eserleri Müzesi, İstanbul'un kazandığı pırıl pırıl bir müze ve çok önemli bir kültür merkezi artık... Eski Mısır'ın lahitleri, sfenksleri, tanrıları, eşsiz Hitit kabartmaları, Sümer ve Bâbil'den gelen kabartma, süs eşyası ve tabletler... Hele hele, Milat'tan 3 bin yıl öncesinden gelen Adap Kıralı Lugal Dalu'nun yüzündeki gizemli tebessüm ya da Milat'tan 1300 yıl öncesi Boğazköy'de dikilmiş sfenks heykelinin bakışındaki derin anlam insanı saatlerce düşündürebilir...
Eski Şark Eserleri, bizleri insanlığın kaynaklarına ve uygarlığın kökenlerine götüren sayılı mekânlardan biri. Ne yapıp edip gezin.