kapat

05.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Motivasyon
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Yorumsuz.. yorumsuz..

Bizler, üniversitelerimiz ilim irfan yuvası olsun, bağımsız, özerk ve demokratik olsun diye yırtınıyoruz.

Evlatlarını meslek sahibi olsunlar diye üniversitelere gönderen anne babalar da böyle istiyorlar...

Ama bakın bizim üniversitelerimizin manzara-i umumiyesi ne alemde?

İstihbarat birimlerinin "YÖK"e sundukları raporu, tek satır yorum yapmadan aşağıya özetle alıyorum:

Karar ve değerlendirme okurların:

Önce üniversitenin adı, sonra hakim olan eğilimler...

Selçuk- Nakşiler ve Fethullahçılar...

Marmara- Nakşi Nurcu çekişiyor...

Uludağ- Fethullahçılar ve aczmendiler...

Cumhuriyet- Nakşi ve Fethullahçı...

Sütçü İmam- Çeşitli irticai faaliyetler...

Boğaziçi- Nakşiler ve Süleymancılar...

Ankara- Nakşi ve Nurcular...

Gazi- Nakşi ve Nurcular...

Harran- İrticanın en etkin olduğu okullardan biri...

İnönü- Fethullahçılar, Aczmendiler ve Nakşiler etkili...

Atatürk- Nakşi ve Fethullahçılar...

İstanbul- Nakşiler...

100. Yıl- Fethullahçılar...

Dicle- Nakşiler...

Fırat- Aczmendi ve Nakşiler...

M. Sinan- Nurcular...

S. Demirel- Nakşi ve Süleymancılar...

9 Eylül- İskenderpaşa, Fethullahçılar ve Nakşiler...

Akdeniz- Fethullahçılar...

Yıldız Teknik- İrtica çok zayıf...

Trakya- Tarikatlar zayıf...

İTÜ- Nakşiler güçlü...

Anadolu- Nurcular etkin...

İşte gazetelere yansıyan liste böyle...

Başka üniversite kalmış mı dersiniz?..

Var var, birkaç tane daha var, Allah'tan...

Çıplak
Konfeksiyon-cular, millet giyinmiyor diye yakınıyormuş... Yakında çırılçıp-lak kaldığımızda hepten delirecekler...

Kanser
Saddam, kanserin pençesinde ölümü bekliyormuş... Bu kanser, Amerika'dan da anti-Saddam çıktı, pes doğrusu...

Tatil
Tatil bitti, aldığınız kiloları geri verin diye gazete haberleri yapıyorlar... Bence vermeyin, kışın yağ lazım olacak...

Havayolu çalışanları
İstanbul Havayolları'nın "devlet" tarafından kurtarılması üzerine yazdığım yazıya okurlardan çok sayıda destek geldi. Birkaç okur da, "Peki çalışanların durumu sizi hiç ilgilendirmiyor mu?" diye sordular...

Elbet ilgilendiriyor...

O havayoluna yıllarını, emeklerini vermiş insanların, aylardır büyük sıkıntı çektiklerini biliyorum.

Ve sonunda kötü yönetilmiş ve batma noktasına gelmiş bir şirketin "vebalini" yüklendiklerini de kabul ediyorum.

Bu durum, çalışanlara karşı elbette büyük bir haksızlıktır.

O halde, "hak"kın aranacağı yer, "hukuk" platformudur, mahkemelerdir.

Bence İstanbul Havayolları çalışanları, çoktan davalarını açmış ve şirketin mal varlığı üzerinde tedbir koydurmuş olmalıydılar.

Bir hakkın elde edilmesinin yolu, devletin vergilerinden desteklenerek millete haksızlık yapmak olmasa gerek... Aksi halde, mağdur olan çalışanların parasını millet ödeyecek, kötü yöneticiler aradan tereyağı gibi sıyrılacaklardır, yanlış mı düşünüyorum?..

Düğün polisi
Gülmek istiyorsanız, karikatür izlemenize hiç gerek yok...

Bizim gazetelerde haberleri okuyun yeter...

Geçenlerde bir düğünde, valinin biri silahla havaya ateş etti de, bütün Türkiye'ye rezil oldu ya...

Rezil olduğuyla kalsa ne ala...

Kırıkkale Emniyeti bir karar almış...

Bundan sonra her düğüne bir polis dikilecek, havaya ateş edilmesine engel olacak...

Nitekim, Kırıkkale'de geçen Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerinde 300'e yakın polis düğünlerde görev yapmış, havaya bir tek kurşun bile sıkılmamış...

İyi güzel de...

Benim vergilerimle emniyeti sağlasın diye maaş verilen, hırsızı, uğursuzu kovalaması gereken polis, neden düğünlere zaptiye gibi dikilsin...

Neymiş, düğünde birkaç maganda sevinçle galeyana gelip havaya ateş edermiş...

Bana ne?..

Ederse etsin...

Düğünlere de polis dikmeye başlarsak, vay halimize...

O zaman, otoyollarda her kamyonun, her otobüsün ve hatta özel sürücünün yanına bir polis koyalım, kazaları önleyelim... Bunun mantığı var mı Tanrı aşkına...

Kırıkkale emniyetinin bu tebdiri, bence, insanlar sokaklara mıçmasın diye her köşeye bir polis dikmeye benziyor...

Bırakın, mıçacaklarsa mıçsınlar...

Örnek insan
Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan açıklamasaydı, ciddeye almazdım.

Ama bir bakanın ağzında gündeme düşünce, üzerinde iki satır laf etmeye değer buldum.

SSK emeklisi İsmail bey, gelini Yeter hanıma vekalet vermiş... Gidip SSK'dan emekli maaşını alsın diye... Sonra günün birinde İsmail bey, Hakk'ın rahmetine kavuşmuş...

Eh, nasılsa ellerinde maaş vekalet belgesi olduğu için, aile SSK'dan rahmetlinin maaşını almaya devam etmişler...

Sanki bizdeki emekli maaşları ölünceye kadar değil de, cennette de devam etmekte...

Fakat bir süre sonra "ihbar" edilmişler ve SSK maaşı şak diye kesmiş...

Sen misin kesen?..

Bizimkiler, muhtarın birinden, rahmetlik için "yaşıyor" belgesi çıkartmışlar ve tekrardan kuruma başvurmuşlar...

Maaş yine bağlanmış...

Hani, bir yolsuzluk yapmışlar, ihbardan sonra vaz geçmiyorlar da, sonuna kadar inat ediyorlar...

Bunun üzerine bir ihbar daha geliyor ve müfettişler, olay yerinde inceme yapınca, İsmail Bey'in cennetmekan olduğu ortaya çıkıyor.

Şimdi bunu neden yazdım:

Biz, kodamanların yolsuzluklarını yazıyoruz, isyan ediyoruz, devlete bağırıp çağırıyoruz... Peki, sıradan vatandaş da devleti karınca kaderince tokatlarsa, bu şiirin sonu nereye varacak?..

Ne zaman bizler, "namuslu yurttaşlar", örnek insanlar olacağız?..!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır