![](/yenisabah/img1/y2802.jpg)
![](/yenisabah/img1/y2802.gif)
![](/yenisabah/img1/yazline.gif)
Gözümüz aydın
Dikkat, dikkat, dikkat!.. Duyduk, duymadık demeyin!.. Avrupa'da, "Türkiye lehine" önemli gelişmeler oluyor.
"Hikayeyi" başından alalım.
İngiltere'de yaşayan bir Türk (Abdülnasır Savaş), Avrupa Adalet Divanı'na bir "dava" açmıştı.
AB'nin "en üst mahkemesi" olan Divan da "şu kararı" vermişti:
- Avrupa'nın, Türkler'e uyguladığı kısıtlamalar (işadamlarına... Serbest meslek mensuplarına vize gibi) hukuk dışıdır... Geçersizdir.
AB Adalet Divanı'nın "11 Mayıs 2000 tarihli kararını" yazmıştık.
Ve "şunu" beklemiştik.
"Yer, yerinden oynasın."
"İlgili herkes... Sivil toplum örgütleri... Meslek odaları... İşadamları" bu hakkın peşine düşsün.
Ama olmadı.
Kimi dedi ki "bu karar bağlayıcı mı?"
Kimi dedi ki "bakacağız... İlgileneceğiz... Düşüneceğiz."
Tam "ölü toprağı serpilmiş... Heyecansız Türkiye" fotoğrafı.
***
Merkezi Hamburg'da bulunan ATA Enstitüsü (İnstitut Für Türkisch-Europaische Studien) kolları sıvadı.
Stutgart'ta "Alman Federal Mahkemesi'ne" başvurdu:
- 1970'te Türkiye ile Avrupa arasında imzalanan katma protokol uyarınca... Ve AB Adalet Divanı'nın verdiği Abdülnasır Savaş kararı gereğince... Almanya'nın, Türkler'e yönelik kısıtlamaları geçersizdir.
Bu davada, ATA'nın avukatlığını "şöhretli bir Alman hukukçu" üstlendi:
Dr. Rolf Gutmann.
Sonuç:
Alman, Federal Sosyal Mahkemesi (Landessozialgecht Baden-Württemberg) 31 Ağustos 2000 tarihinde "şu kararı" verdi:
- Davacı taraf haklıdır... Almanya'nın koyduğu kısıtlamalar (Türk işadamlarına ve serbest meslek mensuplarına vize... Türkiye'den şoför gibi, ahçı gibi meslek mensuplarını getirmek isteyen Alman işadamlarına konulan engel... Ve benzeri sınırlamalar) bu kararın yayınlandığı tarihten itibaren geçersizdir.
***
Bu dava ile ilgili "mahkeme masrafı" tam sekiz bin mark.
Alman, Feredal Sosyal Mahkemesi, kararda "bu konuya" da yer verdi:
- Mahkeme masrafı olan sekiz bin markı "kaybeden taraf" ödeyecektir.
Yani "Alman devleti."
***
Diyeceğimiz o ki...
Avrupa'da yıllardır yürüttüğümüz "hak arama mücadelesi" meyvelerini veriyor.
Ancak Ankara "bu işte" geride kalıyor.
Bazen "hak arama mücadelesinden" haberi olmuyor.
Bazen da "meyvelerinden."
Ve "inanılmaz bir şey" söyleyelim...
Pek çok yetkili... Özellikle de "bürokrasi" bu konunun kurcalanmasına... Gündeme getirilmesine kızıyor.
"Başımıza iş çıkarıyorsunuz" diye.
"Bizi, alışık olduğumuz uykudan uyandırıyorsunuz" diye.
Eğer öyle olmasaydı...
Türk bürokrasisi, AB Adalet Divanı'nın Abdülnasır Savaş kararı ile ilgili olarak "acaba... Bağlayıcı mı?.. Yoksa... Bir temenni mi" yorumunu yapmazdı.
Ne zaman ki...
İsmail Cem ile Yaşar Okuyan "bu karar bağlayıcıdır" dediler.
Bürokrasi, işte o zaman "olur... Bakalım" demeye başladılar.
Ve "hâlâ" bakıyorlar.
"Alman Federal Sosyal Mahkemesi" Türkiye lehine "çok önemli bir karar" verdi.
Aradan beş gün geçmesine rağmen "hâlâ" kimsenin haberi yok.
***
Geçenlerde bir "sünnet davetiyesi" aldık.
Gönderen Abdülnasır Savaş'tı.
"Çocuklarımın sünnetine şeref konuğu olarak gelin... Size çok şey borçluyuz" diyordu.
Estağfurullah.
Türkiye sana çok şey borçlu... Türkiye seninle gurur duyuyor Abdülnasır.