Hariçten gazel
New York Times'ta Fethullah Gülen'le ilgili haber ve yorumu okuyanlar, Türkiye'de bir baskı rejimi bulunduğuna hükmeder.
Kendi altını oyan bir baskı rejimi..
Hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkan Fethullah Hoca, bu "itibarlı" gazetenin sorularını cevaplayarak sessizliğini bozdu.
Her zamanki ılımlı ifadeleriyle sert karşı suçlamalar içeren cevaplarında, hakkındaki iddiaların "uydurma" olduğunu, "marjinal fakat politik alanda etkin güce sahip bir grup"tan kaynaklandığını söyledi.
New York Times'e göre Türkiye'ye dönmeye niyetli olmayan Fethullah Gülen, "İslâm'ın ılımlı yorumunu öne çıkarmış, uzun yıllar Türkiye için gayriresmi büyükelçi gibi çalışmış saygın bir din adamı.."
Tutuklama sebebi olan, geçen yıl TV'lerde yayınlanan o "meşum kaset"e gelince..
Gülen bu konuda şöyle diyor: "Cümleler ve kelimeler cımbızla seçilip montajlanarak, bu işin arkasındakiler her kimse, onların amacına uygun hale getirildi.."
Okuyanlara "vay namussuzlar" dedirtecek bir kurgu var gazetenin yayınında.
Medyanın zorbalığı
İgnacio Ramonet'in "Medyanın Zorbalığı" isimli yeni bir kitap çıktı.
Yazarın dikkat çekici bir saptaması var:
"Otoriter düzenlerden geniş ölçüde kurtulmuş gibi görünen gezegenimizde -bir çelişki olarak- sansürler ve yönlendirmeler çeşitli görünümler altında geri dönüyor. Yeni ve akıl çelici 'kitle afyonları' insanların dikkatini dağıtıp onları yurttaşlık görevlerini yerine getirmekten alıkoyuyor. (...) İletişim teknolojileri şimdiye kadar görülmemiş ölçüde temel ideolojik bir rol üstlenmiş durumda.."
New York Times'ı okuyanlar Türkiye'de, ılımlı İslâm'ı bile reddeden kökten laikçi egemenlerin cehennemi hüküm sürüyor zanneder. Bu böyle mi?
Hem dinine, hem Cumhuriyet değerlerine bağlı insanlar, durduk yerde kavga ve düşmanlık olsun mu istiyor? Hayır..
Ben de Fethullah Hoca'nın yaklaşımlarının ve çabalarının, kökten laikçilerle kökten dinciler arasındaki uçurumun büyüttüğü tehlikelere karşı bir uzlaşma alanı yaratabileceğini hayal ediyordum. Fakat o kaset?.
Kaseti unutalım mı?
1999 Haziran'ında TV'lerde yayınlanan o kasette Hoca, "arkadaşlar"ına, yani tarikat üyelerine adliyede ve mülkiyede ve devletin öteki hayati kurumlarında kendilerini saklayarak yükselmelerini, devlerin can damarları içinde dolayarak köşeleri tutmalarını, siyasetle ilişki kurmalarını, "fuzuli kahramanlık"a kalkışmayacaklarını söylüyor, "erken vuruş" türü yanlışlar halinde dünyanın Cezayir'deki gibi başlarını ezeceğini hatırlatıyordu.
"Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır" diyordu.
Hoca New York Times'a İslâmi bir rejim kurmak gibi bir hedefinin olmadığını söylemiş. Peki o kaset, kimleri hangi düşmana karşı takiyeci bir mücadeleye hazırlıyor?
Konuşma montajsa, aslı ne? İspatlasın!
Amerika'nın tanıklığı, hariçten gazel okumaktır.. Hoca'nın borcu Amerika'yı değil, bizi ikna etmek..