kapat

06.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Öldüren sevgi

Kimilerinin özel merakı, hatta uzmanlık alanıdır. Her yıl Ağustos ayında ordunun yüksek komuta kademelerindeki tayin ve terfilere gözlerini diker, YAŞ'tan çıkan kararlar üzerine, on yıl sonra kuvvet komutanlıklarına ya da Genelkurmay Başkanlığı'na kimlerin geleceği ve ordudaki güç dengelerinin ne yönde değişeceği üzerine yorumlar yaparlar.

Doğrusunu isterseniz ben o tiplerden değilim. Ordunun rejime ilişkin genel tutumunun ve rejim içindeki yerinin, tek tek komutanlıkların şahsi eğilimleriyle değişim gösteremeyecek kadar "oturmuş" olduğunu bildiğimden herhalde, ne Ağustos aylarında yapılan o spekülatif haberleri ne pek dikkatli izlerim, ne de kritik noktalardaki generallerin adlarını bilirim.

Ama Erol Özkasnak'ın adını bu ilgisizliğime rağmen öğrendim.

***

Sayın Özkasnak'ı Genelkurmay'ın bir grup gazeteci için düzenlediği Güneydoğu gezisinde tanıdım. Kendisi, bir nev'i ev sahibiydi, bütün organizasyonun sorumlusuydu ve gezi boyunca yanımızdan hiç ayrılmadı.

Bazı geceler, yemeğin ertesinde birkaç saat konuşmak ve "birbirimizi daha iyi tanımak" için fırsatımız olurdu. Elbette ki bunlar "informel" sohbetlerdi, ama formel boyutunu aklından çıkarabilen olduğunu sanmıyorum. Konu, kolayca tahmin edileceği gibi, PKK ve Kürt sorunu olurdu genellikle. Tartışma yumuşak bir üslupta, karşılıklı ortak paydaları vurgulamaya özen göstererek başlar ama ne yazık ki, kısa bir sürede iki zıt anlayış tokuşuverirdi.

İşte Erol Özkasnak'ı asıl o "tokuşma" anlarında tanıdım. Böyle anlarda, gün boyu yüzünde taşıdığı o açık fikirli, medeni, tartışmaya açık komutan imajının birdenbire nasıl darmadağın olduğunu, yüzünün çizgilerinin nasıl sertleştiğini, dudaklarının nasıl kasıldığını görür, gözbebeklerine gelip oturan o düşmanca bakıştan resmen ürperirdim.

Söylediklerinin doğruluğundan o kadar emindi ki, bu konuda bir fikir ayrılığı olabileceğini; bazı insanların yine ülkenin iyiliği için başka türlü düşünebileceklerini aklı almazdı. Olsa olsa gaflet ya da ihanet içinde olabilirdik, her ikisi de aynı kapıya çıkardı ve bu yüzden bize düşmandı.

Daha sonraki günlerde, 28 Şubat sürecinin en azgın noktalarında Özkasnak'ın yine bir gazeteci grubuyla yaptığı ikinci bir Güneydoğu gezisinde, benim bir yazımın fotokopisini çıkarıp gruptaki bütün gazetecilere dağıttığını ve "İşte ordu düşmanlığı" budur dediğini öğrendim.

Üstelik, bu "teşhir"le de yetinmemiş, yazı yazdığım gazetenin yetkililerini arayarak, "hizaya getirilmemi" istemişti.

O günlerde Erol Özkasnak gibi hissedenler, ya da öyle hissedenlere dolaylı-dolaysız destek verenler çoğunluktaydı. Biz ise basında küçük mü küçük bir gruptuk ve açıkça "hain" muamelesi görüyorduk.

Ama işte, o günler geride kaldı. Ben o günlerin geride kalacağını o günleri yaşarken de biliyordum. Sayın Özkasnak, benim bulunmadığım bir ortamda ve onca meslektaşım arasında, yazımın fotokopisini "ihanetimin" delili olarak elinde sallarken ve aklınca bu "teşhir" eylemiyle diğerlerine de gözdağı verirken de; çalıştığım gazetenin yetkililerine yazılar gönderip susturulmamı isterken de, benim ve benim gibilerin hancı, onun ve onun gibilerin ise yolcu olduğunun bilincindeydim. Onun gücü konjonktüreldi, bizimki ise yalnızca fani...

Sayın Özkasnak, benim gibilerin ülkemizi sevmediğimizden, onun iyiliğini istemediğimizden emindi.

Bense Özkasnak'ın aksine, onun ülkesini sevmediğini hiçbir zaman düşünmedim.

Aksine, eminim ki çok seviyordu. Ama öyle yanlış seviyordu ki, severken neredeyse öldürüyordu.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır