kapat

06.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Bu mektuba lütfen cevap verin...

Bu mektup aslında bana değil, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi Doktorlarına hitaben yazılmıştı. Ama mektubu yazan acılı baba, üniversite mensuplarından ve sorumlulardan bir cevap alamayınca, bir kopyasını da bana göndermiş. Okudum, bir daha okudum, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Gayem sizleri üzüp, sıkmak değil ama bir yaraya parmak basmak. İnsanlar ne kadar vurdumduymaz, acımasız ve duygusuz hale gelebiliyor bir türlü anlayamıyorum. Önce bu acılı babanın mektubunu okuyalım;

"HİPOKRAT YEMİNİ ETMİŞ DOKTORLARIMIZA
25 yaşındaki oğlumu 5 yıldan beri tedavi eden Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Doktorlarına... Oğlumun tedavi süresi içinde hiçbir zaman arayıp, sormayan, sadece ilaç vermekle hükümlü genç doktorlarımız... Oğlumun vefatında da bir başsağlığı dileme cesareti gösteremeyen (ölümünü Mahalli Gazeteler bile yazdı) sevgili doktor kardeşler; sizlerde evlat sahibisiniz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Doktorluğun verdiği duygu başka, evlat acısı başka... Herşeye rağmen sizlere teşekkür ediyor evladım... Adına hakkınızı helal edin.

Birkaç sözüm de Başhekim Yardımcılarına; belki yararı olur da benim durumum da olan babalara yardımcı olurlar diye yazıyorum. Oğlum birkaç ay önce 36 gün psikiyatri bölümünde yattı. 335 milyon lira olan hastane masrafının 110 milyonunu zor yatırmama rağmen, geri kalanını 2 eşit taksitle ödemem istendi. Beni KIYAK EMEKLİ sandılar herhalde... S.S.K emeklisi olduğumu söyledim. Ayda 50 milyon veremem ama bulup, buluşturup vermeye çalışayım dedim. Mevzuat gereği 100 milyon dedi. Oğlum sabah 09.00'da çıkmayı beklerken, bense ancak 17.00'de çıkartabildim. Bu olay oğlumun üzerinde çok büyük etki yaptı. "Babacığım sana yük oluyorum. Benim yüzümden çok üzülüyorsun" dedi. Çalışmak bana maddi destek olmak için çok çalıştı ama olmadı...

1.5.2000 tarihinde kendini asarak yaşamına son verdi. VİCDANINIZ RAHAT OLSUN. GÜZEL TÜRKİYEMDE PARASI OLMAYANIN YAŞAMA HAKKI OLMADIĞINI İSPAT ETTİ..."

Evet bu mektubu okuyup da, duygulanmayan, gözlerinden yaş gelmeyen yoktur herhalde... Niçin bu durumlara düştük bir türlü anlayamıyorum. Unutulmamalı ki, hepimiz anayız, babayız, daha doğrusu bir aile ferdiyiz. Hepimizin çocukları var. Onları büyütmek için çaba sarfediyoruz, yoruluyoruz, üzülüyoruz. Ama bir türlü işin peşini bırakmıyoruz. Onları bir baltaya sap yapabilmek için didinip, duruyoruz. Bu yavrularımızın içinden hastalar da çıkıyor. Onların hastalıklarıyla da uğraşıyoruz. Allah kimseye göstermesin sadece bizlerin değil, bu hastalıkları tedavi eden meslek sahiplerinin de evlatlarının başına böyle şeyler gelebilir. Ateş düştüğü yeri yakar. Evet düştüğü yeri yakar ama bu yanıklara duyarsız kalmak kadar da kötü birşey yoktur.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır