kapat

06.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kararname sıkıntısı
Ecevit'in, Cumhurbaşkanı ile görüşmesinden sonra"Kararnameyi geri çekmeyeceğiz" sözleri görüşmede Sezer'in KHK'nın geri çekilmesini istediği, Ecevit'in de karşı çıktığını gösteriyor...

HÜkÜmetİn 22 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in onayına sunduğu memur kararnamesi, Ankara siyaset gündeminin ilk sırasındaki yerini koruyor. Başbakan Bülent Ecevit'in Cumhurbaşkanı Sezer'le 1 Ağustos günü yaptığı görüşme üzerine 4 Ağustos'ta yaptığı açıklamalar, Çankaya ile Hükümet arasındaki görüş ayrılığını su yüzüne çıkardı. Ecevit'in "Cumhurbaşkanı kararnameye özünde karşı değil. Ancak yasal düzenleme istiyor. Ama biz kararnameyi çekmeyeceğiz" sözleri, aslında basına kapalı görüşmenin nasıl cereyan ettiğini anlatıyor.

Başkent siyasetine yabancı olmayanlar için bu sözler, görüşmede Sezer'in kararnamenin hükümetçe geri çekilmesini istediği, Ecevit'in de buna karşı çıktığını gösteriyor.

Köşk'ten konuyla ilgili bir açıklama henüz yok. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer'in Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa ve yasalara aykırı olduğu endişesi taşıdığı, Anayasa Mahkemesi başkanlığı yaparken bu görüşte olduğu biliniyor.

Sezer'in, Hükümete KHK çıkarma yetkisi veren Meclis kararını onaylarken 'Anayasa Mahkemesi'nde olsam karşı çıkardım, ama Cumhurbaşkanı bilgilerine sahip olunca farklı görünüyor' şeklinde basında çıkan sözleri de yalanlanmadı.

DANIŞTAY KARARLARI
Başbakan Ecevit, KHK'nın Anayasa ve yasalara aykırı olmadığını defalarca tekrarladı. Bu ısrarlı vurgunun arkasında Danıştay'ın hepsi de bu yıl içinde alınan bazı kararları bulunuyor.

Bunlar, Danıştay 8'inci Dairesi tarafından 3 Mayıs 2000'de verilmiş 1999/1090 esas, 2000/2043 sayılı karar; 15 Mayıs 2000 tarih, 1998/6795 esas, 2000/3652 sayılı karar; yine 15 Mayıs 2000 tarih, 1999/111 esas 2000/3649 sayılı karar; 22 Mayıs 2000 tarih 1998/6852 esas, 2000/3880 sayılı karar ve 24 Mayıs 2000 tarih, 1999/43 esas, 2000/4004 sayılı kararlar.

Tamamı, 7 Kasım 1998 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve bir yönetmelikle, Yüksek Öğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik aleyhine açılmış.

Örneğin, Profesör İzzettin Önder tarafından Yüksek Öğretim Kurulu aleyhine açılan davada, söz konusu 2547 sayılı kanunda yapılan disiplin yönetmeliği değişikliğinin, 'keyfi muameleye' yol açabileceği, 'ceza hukuku konusu olan suçlamaların, memurlar için disiplin cezası konusu olamayacağı' öne sürülüyor.Ancak Danıştay 8'inci Dairesi 22 Mayıs 2000 tarihinde verdiği kararda 'disiplin işlemlerinin yönetmelikte düzeltilmesinde Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır' diyor.

Aynı kararda, "Cumhuriyet'in temel niteliklerini değiştirmeye, ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak, ideolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü amaçlarla eylemde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek suretiyle kurumların huzur ve sükununu bozmak gibi eylemlerin kamu görevinden çıkarma cezasını gerektireceğine ilişkin hükümler de disiplin hukuku ilkelerine aykırılık mevcut değildir' deniyor.

Danıştay 8'inci dairesi, yalnız bu davada değil, yukarıda sıralanan diğer davaların da reddine ve disiplin yönetmeliğindeki değişikliklerin Anayasa'ya ve yasalara uygun olduğuna karar vermiş.

Diğer yandan Anayasa'nın 104'üncü maddesi, Cumhurbaşkanı'nın 'görev ve yetkilerini' sayarken, "kararnameleri imzalamak" görevine de yer veriyor.

Cumhurbaşkanı'nın Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) "Anayasa'ya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmak" yetkisi de bulunuyor.

Hükümet çevreleri, bu hükümlere dayanarak, Sezer'in KHK'yi imzalamamak gibi bir yetkisi olmadığını, daha sonra iptal davası açma yetkisi bulunsa bile, önce imzalaması gerektiğini öne sürüyorlar.

İPTAL DAVASI AÇABİLİR
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in memur ve emeklilerin mali ve sosyal haklarında düzenleme yapılması hakkındaki yetki kanununu 31 Ağustos 1996 tarihinde onayladıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açması örnek gösteriliyor.

Anayasa'nın 105'inci maddesi ise zaten Cumhurbaşkanı Sezer'e imzaladığı KHK uygulamaları nedeniyle yasal bir sorumluluk yüklemiyor.

105'inci madde, "Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemlerin dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur" diyor.

Yine 104'üncü madde, Cumhurbaşkanı'na 'devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme' görevini yüklüyor.

DEVLETİN UYUMU
Kamu hizmetindeki memurların Cumhuriyet karşıtı faaliyetinin saptanması durumunda dahi disiplin cezası alamamaları, 28 Şubat 1997 tarihindeki ünlü Milli Güvenlik Kurulu tarafından Necmettin Erbakan başbakanlığındaki 54'üncü hükümetin dikkatine getirilen ve düzeltilmesi istenen bir durum.

54'üncü hükümeti istifaya zorlayan nedenler arasında bir türlü düzeltilemeyen bu durum da bulunuyor. 54, 55 ve 56'ncı hükümetler döneminde görev yapan bütün koalisyon ortaklarının imzasını taşıyan yasa taslakları ise, Meclis'in parçalanmış yapısı nedeniyle kanun haline dönüşememiş bulunuyor.

Bu düzenlemeyi kanun olarak Meclis'ten çıkarmanın güçlüğünü bilen Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz, bu konunun asker-yargı ve hükümet arasında daha fazla sorun olmaması gerekçesiyle bir KHK haline getiriyorlar.

Bunun deprem felaketi sonrası hazırlananla birlikte hükümetin hazırladığı ikinci KHK olduğuna da dikkat çekiyorlar.

Dikkat çekilen bir başka nokta da memur kararnemesinin çıkmaması durumunda "irtica ile mücadelede kaybedileceklerin getireceği ağır sorumluluk."

MURAT YETKİN


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır