Düşünebiliyor musunuz, bir kadın ve o kadının serveti, Türkiye'nin geçen yıl ki tüm gelirlerini aşıyor. Kadının 27 katrilyon lira olan serveti, Türkiye'nin bu yılki 24 katrilyon liralık vergi geliri hedefini de aşıyor...
Kim mi bu kadın? Bir Amerikalı, adı Helen Walton. 46 milyar Euro (yaklaşık 27 katrilyon lira) olan servetiyle, dünyanın en zengin kadını. İkinci zengin kadının serveti ise 14,3 milyar Euro.
Helen Walton, ilerlemiş yaşına rağmen, çalışmaya gayret ediyor. 1999'da trafik kazası geçirip, iki ay hastanede kalmış ama doktorların tüm ısrarına rağmen, şirket genel kuruluna katılmış. Dünyanın değişik yerlerinde, 4.000 mağazası ve 1 milyon çalışanı var. "Euro Business" Dergisi'nin yakında çıkacak Ağustos sayısında yeralan araştırmaya göre, şirketlerinin yıllık cirosu 200 milyar ABD Doları yani 126 katrilyon lira...
Dünyanın en zengin kadınının yaşı 81'e dayanmış durumda. İkincisinin yaşı 74, üçüncünün ise 77... Bunlar, şimdiye kadar, şirketlerin işlerini takip etmekten ve paranın hesabını yapmaktan, başka işlere pek bakamamışlar...
80 yaşlarında, trilyonluk servete sahip ve hiç evlenmemiş olan yaşlı kadın, avukatını arayarak;
- Artık son günlerimi yaşadığımı hissediyorum. Bir vasiyetname ile tüm servetimi, "Kimsesiz Çocuklar Vakfı"na bırakacağım. Hizmetlerine karşılık, 200 bin dolar da sana veriyorum. Bir de küçük ricam olacak.
- Nedir efendim o?
- Biliyorsun, bu yaşa kadar hiç evlenmedim. Gözüm açık gitmesin, ölmeden önce, bir erkekle birlikte olmak istiyorum. Ona verilmek üzere de 100 bin dolar ayırdım. Bana bu konuda yardımcı olup, birini bulabilir misin?
diye sormuş.
Avukat, "Bir bakayım efendim" deyip ayrılmış. Eve gidip, konuyu anlatınca karısı;
- 100 bin dolar niye başkasına gitsin. Ben sana izin veriyorum. Akşam, misafirliğe giderken, yaşlı kadına 15 dakika uğrarsın, ben de arabada beklerim. O 100 bin dolara da, bir güzel yazlık ev alırız...
Bakmış, karısı da onaylıyor, akşam yaşlı kadının evine çıkmış. 15 dakika, 30 dakika, 1 saat, 2 saat... derken, adamcağız sabaha karşı sürünerek gelmiş. Karısı kızgın bir şekilde;
- Neredesin bu saate kadar, hani 15 dakika sonra gelecektin?
- Haklısın hanım, 15 dakika sonra gelecektim ama hanımefendi her defasında 100 bin doları artırarak ısrar etti. Bir daha, bir daha derken, sabaha karşı "Servetimin son kısmını da vereyim, cenazemi de belediye kaldırsın, hadi bir daha..." diye inlerken zor kaçabildim...