İlk-Orta-Lise-Fakülte!
Cüce doğmuş, kısır yaşamış, palavrasyon tartışmalara boş verelim. İneklerden şair olmaz...Patlıcanlardan da yazar.
Size söylüyorum.
Eski düzen yıkılıyor.
Menteşelerde...
Gıcırtı sesleri.
Eskimiş düzenden çıkarı olanlar, paslı menteşelere kauçuklu gres yağı sürüyorlar.
Fakat nafile, beyhude...
Menteşeler tutmuyor.
Bu düzen gidecek...
Yeni düzen gelecek...
Bundan umutluyum.
Ülkemin geleceğine...
Sonsuz güvenliyim.
İşte bakın Cumuhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 22 üniversiteye rektör seçmek için gönderilen listelerin tamamını geri çevirdi. Yüksek Öğretim Kurumu YÖK'ün padişahlık sistemine dönüşmüş yapısı içinden 22 üniversite için yapılan rektör seçimlerinden süzülen listelerin tamamını geri çevirerek, bu sistem hasta, bozuk, çürük, bu düzen eskidi demek istedi.
Cumhurbaşkanı...
Düzeni yenileyin...
Mesajını verdi...
Fakat cüce tartışmalar....
Kısır öneriler...
Palavrasyon reçeteler....
Sunulmaya başladı.
***
Eski düzenin şairleşmiş inekleri, patlıcanlaşmış yazarları ile koflaşmış profesörleri başladılar palavrasyona...Başladılar eski düzenin gıcırdıyan menteşelerine kauçuklu gress yağı sürmeye: YÖK'ü değiştirelim. Kendilerine 450 oy verilmiş profesörleri değil 1 tek oy verilmiş profesörleri rektör seçelim. Doğramacı kötüydü... Mehmet Sağlam ondan da kötüydü...Kemal Gürüz iyi çünkü kaliteyi yükseltmeye çalışıyor.
Tam patlıcanlaşmış mantık...
Başarıyı tek kişiye bağlama...
Rektör iyi olursa üniversiteler düzelir ya da YÖK başkanı iyi çıkarsa ülkenin üniversiteleri kalite atlar anlayışı... Oysa sorun; tek başına rektörlerin iyi olması, tek başına YÖK başkanlarının mükkemel çıkması değil ki...
Sorun sistem sorunu...
Eğitim sistemi batmış...
Eski düzen çatırdıyor.
İlk öğretim
Orta öğretim.
Lise öğretimi.
Teknik öğretim.
Üniversite öğretimi.
Baştan aşağı yeni bir eğitim-öğretim felsefesine bina edilerek değişmesi gerekiyor.
***
Sadece şu örnek yeter:
Bu ülkenin kıt bütçesinden, devlet ve özel vakıf üniversiteleri dahil, yüksek öğretime ayrılan para yılda 1.5 katrilyon lira. Fakat liseyi bitiren öğrencilerin üniversiteye girmek için katıldıkları zorlu yarışta başarılı olmak için özel dersanelere bir yılda aktardığı para da 1.5 katrilyon lira.
Yazık bu annelere...
Yazık bu babalara....
Çocukları ilk, orta, liselerde okutuyorlar. Bütün imkanlarını zorluyorlar. Çocuk liseyi bitiriyor. Fakat ülkenin üniversitesi bu lise diplomasını geçerli saymıyor. Liseyi bitirmiş çocuğu, üniversiteye almak için yeniden sınavdan geçiriyor.
Sınavdan geçireceksen...
Niçin öncesini okutuyorsun...
İlkokula güvenmiyorsun...
Ortaokula güvenmiyorsun...
Liseye de güvenmiyorsun.
Güvenmiyorsan niçin ilkokulları, ortaokulları, liseleri, teknik okulları düzeltmiyorsun? Niçin öğrencileri, annelerini, babalarını umutlandırıyorsun? Niçin 400 bin kişilik ilkokul öğretmenlerini, 200 bin kişilik orta-lise öğretmenlerini, 7 bin 714 profesörü, 4 bin 330 doçenti, 8 bin 102 yardımcı doçenti, 24 bin araştırma görevlisini ve 15 bin öğretim elemanını çok düşük maaşlarla istihdam ediyorsun.
Bugün bir park kahyası...
Profesörden çok kazanıyor.
Tam çürümüş düzen.
Bu eski düzende iyi rektör seçsen ne olacak, mükemmel YÖK başkanı bulsan ne değişecek?
***
Eğitim sisteminin yetiştirdiği şu insan malzemesine bakın: Bugün Türkiye'de çalışan 28 milyon kişinin ancak yüzde 7'si yüksek okul, yüzde 20'si lise ve meslek okulu mezunu. Bugün ilkokula başlayan her 100 çocuktan ancak 12'si üniversiteye gidiyor. Üniversiteye ancak zengin aile çocukları ile çok başarılı orta tabaka çocukları gidebiliyor. Fakir çocuğun onbinde biri gibi...Dolasıyla fakirlerin vergilerinden toplanan paralarla zengin çocuklarının okuduğu üniversiteler destekleniyor.
Eğitim sistemi...
Toplumu patlıcan kafa yaptı.
Bu kadar ilkokul, orta, lise, fakülte yetmiş yıldır eğitime ayrılan yıllık 6 milyar dolar para ve işte gelinen sonuç:
Toplumun yüzde 50'si en küçük sorunu bile anlıyamıyor, algılayamıyor, tanıyamıyor. Trafik kazasında ölüyor fakat nedenini bir türlü anlıyamıyor. Orman yanıyor, sorunu idrak edemiyor. Toplumun yüzde 40'u sorunu anlıyor fakat sadece şikayet ediyor, yakınıyor. Sorunu çözmek için harekete geçmiyor. Sorunla birlikte yaşamayı seçiyor. Toplumun yüzde 5'i sorunu anlıyor, idrak ediyor fakat kısa vadeli, günü kurtaracak çözümler buluyor. Toplumun yüzde 3' sorunu görüyor ancak kendisi çözmüyor başkası çözsün diye bekliyor. Toplumun ancak yüzde 2'si sorunu görüyor, algılıyor, sorunun dibine iniyor, bilgi, veri topluyor ve sorunu çözecek modeller kurabiliyor.
Eski düzen yıkılıyor.
Menteşelerde gıcırtı sesi.