Sabahın erken saatinde acı acı, ısrarla çalan ev telefonu... Yataktan kalksam mı, kalkmasam mı? Susmuyor lanet telefon... Duruyor, biraz dinleniyor, sonra tekrar zırlıyor, zırlıyor, zırlıyor... Eyvah ki, eyvah! Elim ahizeye korka korka gidiyor... Bir dost hıçkırarak Yusufum'un kara haberini veriyor.
Koskocaman boşluk... Kahredici sessizlik... Gözümün önünden film şeridi gibi geçen uzun yıllar... 15 yaşında kısa pantolonlu iki çocuk, Beşiktaş altyapısında... Ve sonra, tam 40 yıl hiç ama hiç mola vermeden süren beraberlik, dostluk, kardeşlik...
Hep deriz ya, "Adam gibi adam." İşte tam Yusuf için bir söz. Bu dev adamı gidin sorun tüm tanıyanlarına. Tek kişi tersini söylemez, söyleyemez.
Futbolculuğu mu? Onun gibi bir yetenek zor gelir yeryüzüne. Bir cambaz, bir sihirbaz, bir virtiöz...
Hey gidi koca Yusuf hey... Hey gidi canım arkadaşım hey... Yusufum'un arkasından birşeyler karalamak... Şu kadere bakın siz.