kapat

23.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Koç: Uluslararası marka yaratacağız
Koç Holding İnşaat ve Maden Grubu Başkanı Mustafa Koç, 2010 yılına kadar ana stratejileri içinde markalaşmanın önemine dikkat çekti

Koç Topluluğu'nun genç veliahtlarından Mustafa Koç, 2010 yılına kadar ana stratejilerini teknolojiye hakimiyet, marka gücü yaratmak ve pazara hakimiyet olarak açıkladı. Uluslararası gücü olabilecek markaların yaratılması yanında mevcut olanların da geliştirileceğini belirten Koç, pazarlama ve dağıtım konusunda da Orta Asya'da çok güçlü bir ağ kurmayı hedeflediklerini belirtti.

Koç, istikrar programına yönelik alınan kararları, sonuçları ve en önemlisi sağlanan konsensüs ortamını, yakalanmış bir fırsat olarak değerlendiriyor. Koç, bu dönemde en önemli aksaklığı ise siyasi istikrarsızlık olarak değerlendiriyor. Mustafa Koç, siyaset, ekonomi ve Koç Grubu'nun gelecekteki yapılanmasıyla ilgili sorularımızı cevaplandırdı:

* Yeni Yüzyıl'da eylem planınız nedir?

Koç Topluluğu'nun 2010 yılına kadar ana stratejilerini, teknolojiye hakimiyet, marka gücü yaratmak ve pazara hakimiyet olarak özetleyebilirim. "Teknolojiye hakimiyet" ile kastettiğimiz, AR-GE'yle, bizi yenilikçiliğe götürecek teknoloji geliştirmek. İkinci stratejimizi marka gücü olarak özetliyoruz. Burada da, uluslararası gücü olacak markalar yaratmayı ve mevcut olanları geliştirmeyi hedefliyoruz.

* Pazara hakimiyette hangi stratejiyi izleyeceksiniz?

Pazara hakimiyet stratejimiz, yurtiçi ve dışında pazarlar geliştirme hedefimizi belirliyor. Dünya çapında gözlemlenen eğilim doğrultusunda Koç Grubu da, bankacılık, sigortacılık, finans, perakendecilik sektörüne ağırlık vermeyi daha uzak görüşlü bir bakış olarak değerlendiriyor. Geleceğe yönelik planlarımız içinde, iletişim teknolojileri ve telekomünikasyon önemli yer tutuyor. Bunun yanı sıra, pazarlama alanında gittikçe güçlenen e-ticaretin üzerinde önemle duruyoruz. Dünyadaki gelişmelere baktığımızda, pazarlama ve dağıtım fonksiyonlarının imalatın önüne geçtiğini görüyoruz. Dolayısıyla gerek ülkemizde, gerekse Orta Asya'da çok güçlü bir pazarlama ağını geliştirmeyi hedefliyoruz.

* Enerji sektörüne bakışınız ne olacak?

Enerji sektöründeki yatırımlarımız devam edecek. Bilgi teknolojileri dediğimiz bilgisayar, telekom, kablo ve bununla ilgili bügün dünyadaki en fazla talep olan sektörlere girmeyi planlıyoruz.

Yabancı ortaklar konusunda, sözünü ettiğim, yeni atılımları gerçekleştirirken elbette Türkiye'de ve globalleşen dünyada uluslararası piyasa koşullarının gerektirdiği alanlarda, yerli ya da yabancı ortaklıklar kurmayı gündemimize alırız.

'AİLE ŞİRKETİ DEĞİLİZ'
* Halanız Sevgi Gönül "Bence Rahmi Koç da emekli olmalı" görüşündeydi. Organizasyon yapınızda ileriye dönük ne gibi değişiklikler bekliyorsunuz?

Halam Sevgi Gönül'ün bu sözü, Koç Grubu'nun profesyonelliğe verdiği önemi ve klasik anlamda bir "Aile Şirketi" olmadığımızı vurgulamak için söylediğini düşünüyorum. Babam Rahmi Koç, profesyonelliğe, iyi yetişmiş, yüksek vasıflı yöneticilere önem verenlerin başında gelir. Koç Topluluğu bugün, toplam yıllık gelirleri ülkenin Gayrısafi Milli Hasıla'sının yüzde 3'üne tekabül eden 90'ı aşkın kuruluşu bünyesinde barındırıyor. Böyle bir noktaya, iyi yönetildiği için geldi.

* Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlıyorsunuz?

Koç Grubu, Türkiye'de kurumsallaşmış ve en çok profesyonelle çalışan kuruluştur. Bunu da devam ettireceğiz. İlerde ailenin veya sermaye sahibinin malını hisse değerini en yüksek düzeyde tutacak şekilde profesyonelleri gerekli yerlere getirerek yapılanması mümkün olacaktır.

* Aile şirketleri dördüncü kuşaktan sonra yaşamıyor. Sizde şu an üçüncü kuşak devrede. Aldığınız önlemler var mı?

Belirli ana stratejileri belirleyerek, finansal ve ana kontrolü yapması en doğru şey olacaktır. Başlangıçları itibariyla Siemens, Opel, Ford da aile şirketleridir. Ama zaman içinde artan ölçüde kurumsallaşarak, profesyonel kadroları ile bugünlere gelmişlerdir. Bu Türkiye'de de ilerleyen yıllarda kaçınılmaz olacaktır.

POLİTİKA YOK
* Türk siyasi hayatında gözünüze çarpan en büyük hata nedir?

Özel sektörde performans, bir sürü kritere göre ölçülür. Yöneticilerde bu kriterler doğrultusunda başarılı olamazlarsa, yerlerini başkalarına bırakırlar. Türkiye'de yapılan en büyük hata, parti oluşumlarına bu kriterlerin girmemesi.

* Hayallerinizde nasıl bir Türkiye var?

Daha demokratik, katılımcı, çağdaş, refah seviyesini arttırmış ve Batı dünyasıyla tamamen bütünleşmiş bir Türkiye.

* Siyasete girecek misiniz?

Hayır. Mesele, içinde yaşadığım topluma, ülkeye hizmet etmenin, benim yapıma, birikimime, donanıma en uygun yolunu bulmaksa, şu anki hizmet biçimimden memnunum.

"Siyasi istikrarsızlık Türkiye için büyük tehlike"

* Enflasyonun düşürülmesine yönelik çalışmaları yeterli buluyor musunuz?

Olumlu buluyorum. Bakın, Haziran ayı enflasyon rakamlarının, beklentilerden iyi gerçekleşmesi, enflasyondaki düşme eğiliminin somut bir göstergesi.

* Türkiye'yi bekleyen en büyük tehlike nedir?

Şu anda Türkiye'nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu, ya da böyle bir tehlike beklediğini düşünmüyorum. Ama Türkiye için en olumsuz sonuçlara yol açabilecek durum, siyasi istikrarsızlıktır. Çünkü siyasi istikrarsızlıkla her hangi bir program uygulanamaz, strateji izlenemez, plan yapılamaz...

* Devletin asıl tasarrufu, istihdamda yapması gerektiğini belirtiyordunuz. . Yatırımların kısıldığı bu dönemde, işsizliği gidermek için neler yapılmalı?

İstihdam sorunu, doğru ekonomi politikaları sayesinde, üretimin artması, piyasaların canlanması ve büyümeyle çözümlenir. Mevcut ekonomik programın tutarlılıkla uygulanması, Türkiye ekonomisini düze çıkarır.

"ABD Türkiye'den istikrar bekliyor"
* ABD ile ticari ilişkileri arttırmak yönünde hangi sonuçlar alındı?

ABD, ile ikili ilişkiler stratejik bir nitelik kazandı. Bu doğrultuda bizim ihtiyacımız, daha fazla ticaret, teknoloji transferi ve yatırımdır. ABD'nin beklentisi ise Türkiye'de daha fazla siyasi ve ekonomik istikrardır. ABD'nin gündeme getirdiği, Fikri Mülkiyet Hakları konusunda anlaşmaya varıldı. Yasa Tasarısı TBMM'de. Türkiye'de ABD ile işbirliği içinde, "Özellikle Sanayi Bölgesi" oluşturulması değerlendiriliyor. Senatör BYRD liderliğinde 13 eyaleti içine alan ARC/Appalachian Bölgesi-Türkiye Ticaret Projesi üzerinde çalışılıyor.

Türkiye'nin yeni nesil savaş uçağı "Ortak Saldırı Uçağı" programının geliştirilmesine katılacak. Bu proje, Türkiye'yi istikrarlı bir Ortadoğu'nun inşasında lider pozisyonuna getirecek.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır