Yıllardır kanıksanan enflasyonla mücadelede ilk altı ay başarıyla tamamlandı. İki yakası bir araya gelmeyen Türkiye bütçesi, enflasyonu yaratan harcamaların kısılması ve açığı kapatacak Türkiye gelirlerin artırılması sayesinde ilk kez nefes aldı. İşte dün Maliye Bakanı Sümer Oral'ın açıkladığı bütçede ortaya koyduğu tablo:
* Bir ülke ekonomisinin en önemli sağlık göstergesi kabul edilen bütçedeki "faiz dışı fazla" kalemi, geçen yıla göre yüzde 1.003 arttı. 4.9 katrilyona ulaşan bu rakam, faiz dışında kalan tüm giderlerin karşılandığını, üzerine de 4.9 katrilyon lira kaldığını gösteriyor. Türkiye, IMF'ye verdiği 7 katrilyonluk yılsonu faiz dışı fazla hedefinin yüzde 70'ine 6. ayda ulaştı.
* Personel ve sosyal güvenlik harcamalarındaki yüksek artışın önüne geçildi. Altı ayda maaş ödemeleri sadece yüzde 50 artarak toplam giderler içindeki payı yüzde 29'dan yüzde 23'e indi.
* Geçen yıl çıkarılan sosyal güvenlik yasası meyvesini verdi. Bütçeden sosyal güvenlik kuruluşlarına aktarılan fon miktarı yüzde 44 arttı. Bu kara deliğin toplam giderler içindeki payı 10 yıl sonra ilk kez yüzde 10'un altına inerek yüzde 7.7'ye geriledi.
* Faiz ödemeleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 141 oranında arttı. Bu durum 1999 yılında yapılan yüzde 100'lük iç borçlanmanın faturasını yansıttı. Vadesi gelen yüzde 100 faizli tahvilleri, yüzde 30'lu oranlarla değiştirilmesi sonucu, faiz harcamaları 2001 yılında çok hızlı düşecek.
* Enflasyonla mücadele ederken iddialı bir büyüme hedefi de ortaya koyan hükümet, bu sayede vergi gelirlerini artırabildi. Vergi gelirlerinde 1999'un ilk altı ayına göre yüzde 108 artış sağlandı. Bu artış ek vergi ve ekonomideki büyümeyle sağlandı.
* Döviz kurlarının düşük hızda artırılması ithalatı artırarak cari dengeyi bozdu. Ancak ithalat vergi gelirini yüzde 142 büyüttü. Ticari aktivitenin artmasıyla da KDV tahsilatında yüzde 96'lık bir artış kaydedildi.
* Otomotiv sektöründeki canlılık sonucunda taşıt alım vergisinde de yüzde 142 büyüme oldu.
Oral, altı aylık bütçe uygulama sonuçlarıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, kamu maliyesi açısından programın en önemli sonucunun, içeride borçlanma maliyetlerinin düşmesi, dışarıda ise borçlanma vadeleri ve imkanlarının artması olduğunu belirtti. İç borç maliyetlerindeki düşüşün esas etkisinin, 2001 yılı bütçesinde hissedileceğini anlatan Oral, bunun da gelecek yıl devletin temel hizmetlere daha fazla kaynak aktarması anlamına geldiğini vurguladı.
Maliye Bakanı, herşeyin ekonomik program çerçevesinde yapılması gereğine dikkat çekerken, Türkiye'nin bu programı çok iyi değerlendirmesi zorunluluğu bulunduğunu ifade etti. Oral, "Gidiş iyi. 6 aydır düşen bir enflasyon. Bu kendiliğinden olmaz. Yaz bolluğundan da olmaz. Bundan önceki yazlarda da aynı bolluk vardı" şeklinde konuştu.
Ekonomide sağlanan gelişmelerin, bir an önce vatandaşın cebine yansıması gerektiğine de işaret eden Oral, şunları kaydetti:
"Hükümetin ve Parlamento'nun, seçim olmadan uzun bir süresi vardır. Büyük bir kararlılıkla (ekonomi neyi gerektiriyorsa yapacağız) diyen siyasi bir otorite var. Bunu destekleyen sivil toplum örgütleri var. Halkımız artık kadermiş gibi kabul edilen enflasyondan kurtulmak zorunda. Aksi takdirde gelir dağılımının düzeltilmesi mümkün değil, çiftçinin, memurun ve dar gelirinin durumunu düzeltmek mümkün değil."