kapat

18.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


İşimiz iş...

"AB bu tutumuyla doğrudan Rumlar'dan yana tavır almıştır. AB Kıbrıs meselesine karıştığı sürece Ada'da çözüm olmaz. Çünkü AB'nin desteğini gören Rumlar ile Yunanistan kendi doğrultularında hareket ediyorlar."

Bu satırlar, bir gazetenin "Verheugen'in Kıbrıs gafı" başlıklı ve AB'nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Verheugen'i eleştiren haberinde Başbakan Bülent Ecevit'e atfen verilmiş. Tırnak içinde alıntılanmış bu sözlerin Ecevit'e ait olduğuna inanmak istemiyoruz; çünkü bu sözler tam bir "cehalet manifestosu" niteliğinde.

Ecevit'e ait değilse, gazetenin habercilik isabetinden şüphelenmemiz gerekir. Yok, gerçekten Ecevit'e ait ise, Türkiye olarak işimiz iş.

Neymiş mesele?

Verheugen, AB ile Katılım Ortaklığı Belgesi'ne ilişkin Türkiye'ye sunduğu önerilerde "..sözde 'Kürt azınlığın' yanısıra, Kıbrıs, idam, insan hakları, yargının tam bağımsız olmaması konularının da bulunduğu ortaya çıkmış. Bu arada, Kıbrıs'tan söz edilirken, "Kıbrıs Cumhuriyeti denilerek, KKTC yok sayılıyormuş..."

Hani, "deveye boynun neden eğri" diye sormuşlar; o da "nerem doğru ki" cevabını vermiş ya, çok satan gazetenin haberinin hali de bu hesap.

"Kopenhag kriterleri" diye diye, yaza yaza, dillerde tüy, kalemlerde mürekkep bitti; daha bunun ne olduğundan Türkiye'ye nizamat vermekte olanlar habersiz görünüyorlar. "Kopenhag kriterleri"ni yerine getirecek bir görüntü vermeden, ne Türkiye'nin ne de bir başka aday üyenin, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlaması imkânsız. Tam üyelik müzakerelerine başlayabilmek için ise "Geçiş Stratejisi Belgesi"nin, AB ile Türkiye arasında mutabakatla hazırlanması gerekiyor. Verheugen'in yaptığı bu. Elbette, AB adına öneriler sunacak; ne var bunda...

Niye Kıbrıs Cumhuriyeti diyor da, KKTC'den bahsetmiyormuş. Siz, nerede yaşıyorsunuz? Bu dünyada mısınız, bir başka gezegende mi? Kıbrıs Cumhuriyeti adını Rum Yönetimi ta 1964'den beri kullanıyor ve Ada'yı tüm uluslararası forumlarda temsil ediyorlar. AB'nin aday üyelerinden biri de o "Kıbrıs Cumhuriyeti". Türkiye, bunu ilk kez mi duyuyor? Helsinki'de böyle bir durum yok muydu? Helsinki'de KKTC'nin AB tarafından tanınacağından bahseden oldu mu? KKTC'yi Türkiye'den başka tanıyan var mı?

Sahi, KKTC gerçekten var mı? Polisi, başında Türkiye'den gönderilen bir general komutasındaki Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı. Hiçbir KKTC vatandaşı, albay rütbesinin üzerine çıkamaz. Kıbrıs Türk Havayolları'nda yönetim kurulunda üç Türkiyeli iki KKTC vatandaşı var. KKTC Merkez Bankası, Türkiye'nin kontrolünde. KKTC'de Türk parası kullanılıyor. Bu duruma itiraz edenler "casusluk" suçlamasıyla içeri atılıyorlar. Koalisyon hükümetinin tüm partileri bu gelişmelere karşı; ama hiçbirşey değişmiyor.

Türkiye, tanıdığı KKTC'yi böyle bir görüntüye sokuyor; sonra AB'ye KKTC'den niye bahsetmediğinin hesabını mı soracak? Siz, KKTC'yi adam yerine koymazsanız, başkasının koymasını isteme hakkınız olabilir mi?

Ecevit'e atfedilen sözlerin zavallılığına bakınız. Bu cümleleri, 25 yıldır işitmiyor muyuz? Bu cümleler, "iç pazar"da, "kapalı ekonomi"de tekel ürünlerinin reklâmını yapmaya benziyor. Çeyrek yüzyıldır, bu tür cümlelerin Kıbrıs Türk halkına ne faydası oldu. KKTC'nin tüm gençleri fırsat bulup, Ada'yı terketmeye bakıyorlar. Hükümet ortağı TKP lideri Mustafa Akıncı kendisi söylüyor: "Yakında ak saçlı insanlar ülkesi olacağız" diye.

Ayrıca, "Kopenhag kriterleri"nde yer alan "azınlık" tanımının, Lozan Anlaşması'ndakinden farklı olduğunun farkında değil misiniz? Lozan, "din” azınlıkları" öngörüyor; Kopenhag, "kültürel azınlıkları" kastediyor. Böylece, Kürtlerin "kültürel hakları"nın verilmesi mesajını iletmiş oluyor. Buna karşı mısınız? İdam cezası ve insan hakları ihlalleri, Türkiye'nin baş meseleleri arasında değil mi? AB önerilerinde bunların yer almasından tabii ne olabilir?

Bir başka gazete, dün, "Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmekte Slovakya'nın bile gerisine düştüğünü" yazmıştı. Tüm aday üyeler içinde, reform yapmakta kılını kıpırdatmayan Türkiye. Bütün bunlardan utanç duymuyor musunuz?

Cehaletin çaresi bulunur ama utanmazlığın zor...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır