Cumhurbaşkanı dediğin böyle olmalı!
Sessiz, sedasız, gürültüsüz, tafrasız derinden akarak büyümeye çalışan bir umut deresi ile önüne ne varsa katmış, sürükleyen bol gürültülü karamsarlık nehrinin arasında sıkışmış gibiyiz... Umut deresi, yatağını büyütmek için fırsat arıyor. Yeni derelerle beslenmek, yeni akıntıları da yatağına almak, ırmak olmak...
Sonra büyük bir nehir...
Sonra da...
Karamsarlık nehrini aşmak...
Umut deresi...
Yeni şafaklara gebe...
Bazen öyle olaylar oluyor ki, insanların içinde bezgin bir his büyüyor büyüyor, karamsarlık ırmağından su taşıyor. Güncel bir örnek vereyim. THY'ye 6 ay önce bir emekli yarbayı yönetim kurulu üyeleğine atamışlar.
Yarbayın adı Alaaddin Kuday.
Partisi MHP'li...
Ve kanser hastası...
İki aylık ömrü kalmış...
İki aylık ömrü kaldığı için Hükümet ortağı MHP'nin Bakanları, THY'yi Bacanak-Arkadaş-Partili eski milletvekili modeliyle yöneten ANAP'lı bakana; "Al bizim Alaaddin yarbayı da THY yönetimine...Adamın iki aylık ömrü kaldı..." diye öneri getiriyorlar.
***
Alınıyor yarbay yönetime...
İki ay geçiyor...
Yarbay ölmüyor...
Aksine çok sağlıklı...
Üç ay geçiyor...
Yarbayım iş başında...
Beş ay geçiyor...
Yarbayım enerjik, hücumda...
Yarbayım "iki ayda ölecek...iki ayda ölecek..." diye söylenmesine rağmen 8 yıldır Allah uzun ömür versin yaşıyor. Yarbay yönetime girince bir yandan THY'nin iyiye mi kötüye mi gittiğini araştırıyor, bir yandan zararın niçin büyüdüğüne kalem kalem inmeye çalışıyor, uçakların niçin alındığı, 2O-30 kişilik yolcuyla zararına seferlerin niçin konulduğunu ve devam ettirildiğini araştırıyor, sorguluyor, belgeler buluyor.
Yarbayımın sorgulaması iyi...
THY'yi iyiye götürebilir.
Fakat yarbayım bu bilgileri, belgeleri baskı unsuru olarak kullanarak THY'ye MHP'li kadroları doldurmaya çalışıyor. ANAP'lı THY yönetiminin şikayetleri artınca 2 ay ömür biçilerek alınan yarbayı, ancak 6 ay sonra koltuğundan atıyorlar.
***
Bu THY bir devlet şirketi...
Özelleştirme kararı alınmış...
Özel sektöre değerinde, en iyi şartlarda satılabilmesi için kâr etmesi, her uçağını en verimli şekilde çalıştırması, yönetimde, kadrolaşmada parti etkisini sıfırlaması gerekiyor.
Fakat ANAP'lı bakan...
MHP'li yarbayı yönetime alıyor. Yarbay kanserli...
ANAP'lı bakan sağlıklı mı?
Onun da icratı kanserli.
Kanserli ve iki ay içinde ölecek bir hastayı THY yönetimine alsa alsa kanserli bir kafa alabilir.
Bakanın da kafası kanserli.
THY' kârdan zarara düştü.
Bilanço da kanserli...
Ne yapmak istiyorlar? Eylül ayında THY'nin özel sektöre satılmasının çerçeve kararı alınacak. THY'yi üç otuz paraya özel sektöre peşkeş çekmenin altyapısını mı hazırlamak istiyorlar?
Öyle bir olay ki...
Nerden baksan bezginlik...
Karamsarlık ırmağına...
Su pompalamak...
Zaten cılız akan iyimserlik deresini iyice boğmak...
***
Oysa bu ülkenin insanları memurlar, çiftçiler, esnaflar ve hatta kâr oranlarını yüzde 25'lerden yüzde 3'lere kadar indirmek zorunda kalan işverenler, enflasyonu düşürmek için uygulanan ekonomik programa sesiz sedasız destek vererek iyimserlik ırmağını büyütmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in eşi Semra Sezer, papatyalık, hasbahçe eğlenceleri, köşk yaptırmalar gibi büyük israf dönemlerini yaşamış bir makamın "First Lady" si olarak ilk defa örnek bir davranış sergiliyor.
Kızı için alınan evin...
Temziliğini yapmaya...
Kızlarıyla gidiyor...
Tıpkı milyonlarca anne-kız gibi yeni aldıkları evin temizliğini kendileri yapıyorlar. Bu ülkede iyi şeyler de olacak umudunu yükseltiyorlar.
Cumhurbaşkanı Sezer'in kendisi de rutin sağlık kontrolünü yapmak için hastaneye gidiyor, vatandaş gibi sıraya giriyor, sağlık kontrolünü yaptırıp turp gibi çıkıyor. Onu kuyrukta gören vatandaşlar da; "Helal olsun. O, bizden biri. Cumhurbaşkanı dediğin böyle olmalı..." diye umutlanıyorlar.
Halk sağlıklı...
İyimserlik ırmağını....
Büyütmeye çalışıyor.
Kanserli kafalar anlamıyor.
Düzeltme: Pazar günkü "Hünkarbeğendi" başlıklı yazıda üniversite sayılarıyla ilgili cümle yanlış çıktı. Doğrusu; "Türkiye'de 53 devlet üniversitesi, 18 Vakıf üniversitesi bulunuyor" olacaktı.