kapat

15.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Türkiye henüz yeni ekonomiyi anlamadı
İSO Başdanışmanı Karaosmanoğlu, yeni ekonomiden kazanan ülke olmak için önce teknolojiyi kullanmak gerektiğini söyledi

Türkiye'nin yeni ekonomiyi ve önemini henüz kavramadığını düşünen İSO Başdanışmanı ve Dünya Bankası Türkiye Masası eski Şefi Atilla Karaosmanoğlu, yeni ekonominin ileri teknolojiler temeli üzerinde yükseleceğini belirtti. E-ticaret, internet, e-business gibi kavramların yeni teknolojiyi anlatmadığını dile getiren Karaosmanoğlu, "Öncelikle Türkiye böyle bir dünyada rekabet edebilecek mi? Bu dünyanın içinde mi, arka bahçesinde mi, yoksa uzağında mı olacak? Her şeyden önce buna karar vermeliyiz" şeklinde konuştu.

AVRUPA BİLE HALA UZAK
* Siz yeni ekonomiyi nasıl tanımlıyorsunuz?

21'inci yüzyılla birlikte bilgi ekonomisi, yeni ekonomi, risk ekonomisi gibi kavramlar ortaya çıktı. Yeni ekonomi dendiği zaman esas itibariyle iletişim teknolojisindeki gelişmelerin etkisi altında devamlı ve yüksek bir gelişme ifade eden bir ekonomik durum sözkonusu. Bu ekonominin var olduğuna dair en büyük delil, ABD ekonomisinde 1990'lı yıllardan bu yana teknolojiye bağlı olarak sürdürülen büyüme. Esas moleküler teknoloji ve gen teknolojisindeki gelişmeler yeni ekonomiyi yaratacak. Fakat dünyada gelişmiş ülkeler dahil bu teknolojiye geçebilecek ülkelerin sayısı bir-ikiyi geçmez. Yeni ekonomi denen şey Avrupa için dahi henüz ulaşılmamış bir çizgi.

* Peki Türkiye burada nerede?

Türkiye henüz yeni ekonomi kavramını ve bunun önemini anlamış değil. E-ticaret, e-business, internet bu kavramı karşılayacak güçte değil. Biz hâlâ devletin ekonomiden elini çekmesi ile uğraşıyoruz. Bunlarla uğraşırken de esas konuyu kaçırıyoruz. Türkiye'nin yeni ekonomiye ayak uydurmasından önce yapacağı şeyler var. En azından teknolojiyi kullanan ülkeler içine girebilmeliyiz. İhraç ettiğimiz mal ve hizmetler arasında ileri teknoloji ürünü yok.

TÜRKİYE UYKUDA
* Yapılması gereken nedir?

Öncelikle Türkiye böyle bir dünyada rekabet edebilecek mi? Bu dünyanın içinde mi, arka bahçesinde mi, yoksa uzağında mı olacak? Her şeyden önce buna karar vermeliyiz. Dünyada ülkeleri üçe ayırıyorlar. Teknolojiyi yaratanlar, teknolojiyi kullananlar ve bunların dışındakiler. Türkiye, şu anda üçüncü grupta ve epeyce de sonunda. Düşünülmesi gereken yeni dünyanın gerektirdiği eğitimi kime, nerede, nasıl, kiminle vereceğiz. Alman generalleri gibi kaybedilmiş harbin kazanılması için ne yapmak lazımı araştırmak değil, yeni teknoloji ile yeni harplerin kazanılmasının nasıl olacağını bulmak lazım. Türkiye de hem yönetim, hem de yönetim teknolojileri bakımından çok önemli değişiklikleri yapmak zorunda. Bu bakımdan Türkiye sadece enflasyonun düşüp düşmemesi ile değil, yeni teknolojiye nasıl ayak uyduracağını da düşünmeli. Çünkü düzeltilmesi gereken enflasyon değil, onu yaratan sebepler.

* Devlete düşen görev nedir?

Türkiye'de hala uykuda. Devlet kurumları hala Ağrı'nın köyündeki okulun pencerelerinin nasıl olması gerektiğini planlıyor. Devlet kurumları değişmeli. Temel politikalarda bir takım değişiklikler yapmalı. ABD gen teknolojisine yüklü miktarda kaynak ayırıyor. Türkiye'de bu kavramdan haberi olmayan milyonlarca insan var. Ama iyi beyinlere de sahip. Bu beyinleri motive edecek bir hükümet lazım.

* Kişilere düşen görevler yok mu?

Tabii ki bireylere de büyük görevler düşüyor. Her şeyi yönetimden beklemekle bir yere varamayız. Birbirinden farklı kesimlerin Türkiye'nin çıkarları için kendi çıkarlarını bir kenara bırakıp ortak bir zeminde buluşması şart. ABD'de cumhuriyetçilerle demokratlar biraraya gelip yeni seçilecek başkana, yapılması gereken 5 önemli maddeyi çıkardılar. Türkiye'nin bu birlikteliğe ihtiyacı var. Bunu yaptıktan sonra şikayet etmeye daha fazla hakkımız var. Ne yapılması gerektiğin ciddi araştırma yaparak ortaya koymalıyız. Farklı kamplarda da olsak Türkiye'nin çıkarları için biraraya gelen insanlara ihtiyaç var.

"Esas bundan sonrası önemli"
* Ekonomik programı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiçbir program başladığı günden sonuna kadar değişiklik yapmadan gitmez. Hatta ciddi iseniz bir programı yaparken hiç beklemediğiniz yerlerde engeller çıkacağını düşünerek alternatifler geliştirirsiniz. İşe hazırlıklı başladığınızda da müdahale zamanı zorluk çekmeden revizyon yaparsınız. Bu da sizi doğru sonuca ulaştırır.

Herkes, geçen sene büyük sıkıntı yaşadığından yakınıyor. Ama o, bu programın yarattığı bir sıkıntı değil. O zaman, 'Ben zaten geçen yıl fedakarlık yaptım. Şimdi yapamam' diyemezsiniz. 'Yarın, daha büyük fedakarlıklar yapmamak için bu fedakarlığa katlanmam lazım' demelisiniz.

Esas önemli olan programın bundan sonraki kısmı. Çünkü bugüne kadar program, daha çok sesleri çıkamayan halkı etkiledi. Esas bundan sonra reel kesimi, finans kesimini, rant kesimini etkileyecek. Yukarıda olanlar şikayet ederken aşağıdakilerin ne halde olduğunu düşünerek şikayet etmeli. Yukarıdakiler kendi işine geldiğinde halkı da işin içine katıp şikayet ediyor.

'Bu konsey sağlıklı karar veremez'
Ekonomik Sosyal Konsey (ESK) geniş bir danışma kuruludur. Farklı çıkar sahibi insanların daha yüksek seviyedeki bir çıkar için fedakarlık imkanlarının arama yeridir. Buradan çıkan sonuçların da hükümete sunulması gerekir. Şimdi kurulmak istenen ESK'ya baktığımızda geniş bir katılım olmadığını görüyoruz. Doktorlar, avukatlar yok. Bunları çoğaltabiliriz. Sonunda karar verecek olan organın bunun başında olmaması lazım. Hükümetle pazarlık edebilirsiniz ama, bu pazarlığı yapmak için ortak bir görüş belirlemeniz gerekir. Bu da ESK'da olur. Hükümet konsey toplantılarına gözlemci gönderir. Ancak konsey içinde olan özel sektör kuruluşları da kendi önemlerini hükümetle pazarlıkta buldukları için katılımcıların artmasını istemiyor. Bu şekliyle kalmasına razılar. Bu konseyden sağlıklı kararlar çıkmaz.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır