


Paranın ölçüsü
Para üzerine konuşmaya bayılıyoruz.
Çünkü yaşam parayla yürüyor.
"Para"yı, varsa da konuşuyoruz yoksa da...
Hele başkasının parasını konuşmak, vazgeçilmez bir tutku, zenginin parası züğürdün çenesini yorar misali...
Fakat parayı konuşmak yetmiyor.
Hangi parayı konuştuğumuz, ne kadar parayı konuştuğumuz önemli...
Daha doğrusu, paranın miktarını doğru algılayıp algılamadığımız da çok önemli...
Bir ortadirek için 10 bin dolar, gerçekten paradır...
Bir yoksul içinse, hayal...
Ama bir zengin için, küçük bir miktardır...
Fakat, aynı zengin için belki de ortadirekten çok daha önemlidir, 10 bin dolar...
"Para vizyonu"dur bu!..
Ya kuşaktan kuşağa edinilmiş bir reflekstir...
Ya yoğun ve kapasiteli çalışma sonunda edinilmiş bir eğitimdir.
Ya da servet görgüsüdür.
Belki "yatırım" potansiyeli...
Bunun tersine de servet görgüsüzlüğü denilebilir.
***
Biz gazeteciler, bir ortadirek olabilmek için bile yıllarca çalışmak zorunda olan bir meslekte bulunduğumuzdan ötürü...
Ayrıca yine mesleğimiz icabı, kamuoyunun, sıkıntılarını, ezilmesini ve üzüntülerini paylaşmak durumunda olduğumuz için, hep küçük paraları dile dolarız...
Memura zam ne kadar oldu?
Tütün taban fiyatları yüzde kaç arttı?
Otobüs ve minibüs fiyatları niye fırladı?
İşçi zamları, neden bu kadar düşük?..
O yüzden bizim de "para ufkumuz" pek geniş sayılmaz...
Doğrusu o ya, büyük paradan söz etmek pek bize düşmez...
Fakat, paradoksal olarak, büyük paranın sahipleri de pek paradan konuşmazlar.
O yüzden ekseri büyük parayı, parası olmayanlar konuşur.
Bir başka ifadeyle, insanlar pek anlamadıkları konularda daha kolay ahkâm keserler.
***
Şimdi oturduğunuz yerde, koltuğunuza yaslanın...
Vereceğim rakamlar üzerinde biraz düşünün...
Biliyorsunuz, 1 Amerikan Doları, bizim zavallı paramızla, 600 bin lira yapıyor.
Fazla çarpmaya bölmeye de kalkmayın, başınız dönmesin, vereceğim rakamları dolar olarak algılamaya çalışın...
Business Week, geçenlerde birkaç liste yayınladı.
Bunlardan birinde, dünyanın en büyük şirketleri sıralanıyordu.
Piyasa değerleri bakımından...
Bir diğerinde en kârlı şirketler sıralanıyordu...
Bir diğerinde ise, gelişen piyasaların dev şirketleri...
Gelişen piyasaların dev şirketlerine bu yıl birçok Türk firması alınmıştı.
Şimdi, piyasa değerleri ile birlikte bunlara biraz bakalım:
İş Bankası, 15.5 milyar dolar.
Yapı Kredi, 6.2 milyar dolar.
Sabancı Holding, 5.8 milyar dolar.
Koç Holding, 5.4 milyar dolar.
Akbank, 3.8 milyar dolar.
Tüpraş, 4 milyar dolar.
Garanti Bankası, 3.4 milyar dolar.
THY, 3 milyar dolar.
Petrol Ofisi, 2.8 milyar dolar.
Petkim, 2.7 milyar dolar.
Arçelik, 2.6 milyar dolar.
Erdemir, 2 milyar dolar...
***
Toplayın bakalım, ne ediyor?
55 milyar dolar...
Bunlar ülkemizin en hızla gelişen ve piyasa değerleri bakımından en pahalı şirketleri...
Toplam değerleri 55 milyar dolar.
Şimdi sıkı durun, şapkanız düşmesin...
Amerikan General Electric'in piyasa değeri, 520 milyar dolar...
Yani bizim 12 dev şirketimizin 10 katı değerinde, bir tek Amerikan firması...
Daha durun, bitmedi.
Aynı dergi, dünyanın en pahalı 26 şirketini sıralamıştı ya...
İlk beş, Amerikan firmaları...
Bunların toplam değeri, 2 trilyon dolar...
26 en büyük şirketin içinde, 14 tanesi Amerikan şirketi...
26'da 14...
Yarı yarıyadan fazla...
Bunların toplam değeri ise, 4 trilyon dolara yaklaşıyor...
Peki bu 14 şirket, bizim en büyük 12 şirketimizin kaç katı?
80 katı...
İşte size dünyanın bugünkü para ve güç haritası'ndan minik bir kesit!
Diplomasi ve siyasetin de gizli mimarı...
***
Biraz bilgi verdim, birazcık da yorum yapabiliriz:
Türkiye'nin parayı düşünmeyi ve kazanmayı öğrenmesi gerekiyor.
Ama akıl ile kurnazlıkla değil...
Sağlam bir para fikri, sağlam toplumun dayanaklarından biridir.