Mesut Yılmaz'ın büyük oğlu Yavuz Yılmaz'la konuştum. Önceki gün bu köşede Türkiye'deki başbakan çocuklarını konu alan yazımda Yavuz Yılmaz'la ilgili bazı iddialar vardı. Yavuz Yılmaz şimdiye kadar hakkındaki iddialara cevap vermediğini belirterek "Ama bir serseri gibi anlaşılmak istemiyorum, bu nedenle bazı yanlışları düzeltmenizi rica ediyorum" dedi. Konuşmamızı size de sunuyorum.
* Nerede okuyorsunuz?
- Washington'da.
* Hangi ünivesite?
- George Washington.
*Babanızın evi var mı?
- Hayır babamın Amerika'da evi yok. Bugüne kadar da hiç olmadı.
* Trafik kazası yaptınız mı?
- Evet yaptım.
* Ne zaman?
- Galiba birbuçuk yıl önceydi.
* Alkollüymüşsünüz?
- Kesinlikle değildim.
* Elçilikten yardım görmediniz mi?
- Hayır, yanımda arkadaşlarım vardı, zaten korumam da yok.
* Polise gittiniz mi?
- Tabii, zaten kaza anında geldiler, ifadeler alındı.
* Sonra ne oldu?
- Mahkemeye çıkardılar, galiba 30 dolar para cezası verildi.
*Ehliyetiniz alındı mı?
- Hayır, zaten o sırada Türk ehliyetim ile araba kullanıyordum.
* Peki o elçilik görevlisi iddiası nereden çıktı.
- Öyle biri var, ama benimle ilgisi yok.
* Neyle ilgisi var.
- Kastedilen kişi elçilikteki bir garson. İşten çıkarılmıştı.
* Tanıyor muydunuz?
- Hayır tanımıyorum, adam işten atılınca Türkiye'ye dönmüş.
* Mermilerle yakalanmış?
- Evet doğru, yanında mermi varmış, gözaltına alınmış.
* Çok içki içer misiniz?
- Çok değil, ama içerim, ama bugüne kadar hiç sızmadım.
*Öyle anlatmıyorlar ama?
- Doğrudur, Başbakan oğlu olunca çaresiz kalıyorsunuz.
*Barlara gidiyorsunuz?
- Gidiyorum, Amerika'da arkadaşlarımız var. Herkes gibi biz de bir bara gidip içki içeriz ama o kadar.
* Yani hiç sarhoş olmadınız?
- Barlarda ya da sokaklarda içip sızmadım, evde içtiğimde sarhoş da olmuşumdur, ama bunda ayıp bir taraf yok.
* Elbette yok.
- Serseri gibi tanınmak istemem.
* Öyle bir kastım da yok.
- Sadece sizi kastetmiyorum, ama dışımızda yürütülen dedikodular ister istemez beni de etkiliyor.
* Başbakan oğlu olmanın zorlukları vardır.
- Tabii ki biliyorum, ama ben dedikoducuların anlattığı gibi biri değilim, yapılanlar beni üzüyor.
*Hakkınızda anlatılan çok şey var?
- Evet, çoğunu biliyorum, mesela Eymür'ün sitesinde de var.
* Nedir o?
- Benim üniversiteye rüşvet vererek girdiğimi yazıyor.
* Niye böyle yazıyor?
- Nedenini bilmiyorum, belki babama yönelik bazı kızgınlıkların sonucudur.
* Ama rüşvet iddiası en azından bir para konusu olduğunu göstermez mi?
- Zannediyorum, benim ve arkadaşlarımın George Washington Üniversitesi'nde oluşturmaya çalıştığımız bir fonu yanlış değerlendirmişler.
* Ne fonu bu?
- İki ülke arasında öğrenci alışverişi sağlamak için bir fon oluşturmak istedik.
* Ne olacak bu fonla?
- Türkiye'nin iyi ve parlak öğrencilerine George Washington Üniversitesi'nde eğitim ve burs olanağı sağlanacak.
* Bunun için mi fon oluşturuluyor.
- Evet, babamla da konuşmuştum bunu. Bizden öğrenci gideceği gibi, Amerikalı öğrencilerin de Boğaziçi gibi üniversitelere gelmesi düşünülüyordu.
* Hiç kavga ettiniz mi?
- Hayır etmedim, hele babam başbakan olduktan sonra ister istemez çok dikkat ettim.
* Ama bazı yerlerde gazetecilerle tartışmalar oldu?
- Evet, maalesef, bir yere gidiyorum, fotoğraf çekmek istiyorlar, tartışma çıkıyor.
* Ama tartışma sizinle değil korumalarla oluyor.
- Evet, birkaç kere oldu.
* Zaten benim eleştirdiğim de bu, galiba korumalar zaman zaman işgüzarlık yapıyor.
- Belki öyledir, ama ben her seferinde sorun çıkmasını önlemeye çalıştım.
* Türkiye'ye gelecek misiniz?
- Okul bitince tabii ki.
* Ne düşünüyorsunuz?
- Elbette bir işim olacak, inşallah iyi bir evlilik yapacağım, ama bunlara üzülüyorum.
* Nelere?
- Önce de dediğim gibi hakkımdaki doğru olmayan şeylere?
* Haklısınız da, Başbakan oğlu olmanın sorumluluğu?
- Dediğim gibi iş yapacağım, evleneceğim, niçin insanlar benim hakkımda yanlış kanıya kapılsınlar.
* Babanızın politik yaşamıyla ilgileniyor musunuz?
- İlgileniyorum, ama içinde olmuyorum, zaten okuyorum.
* Mesela Yüce Divan konusunda ne hissettiniz?
- Amerika'da da çok sordular.
*Nasıl sordular?
- Baban Yüce Divan'a giderse ne yaparsın diye.
* Siz ne dediniz?
- Giderse Yüce Divan'ın kapısında beklerim, babam o benim.
BENİM NOTUM: Yavuz Yılmaz'ı bugüne kadar hiç görmedim, düne kadar da hiç konuşmadım. Ancak gerek konuşması gerekse nezaketi ile iyi yetişmekte olan bir delikanlı portresi çizdiğini söylemek isterim. Başbakan oğlu olmanın sorumluluğunun farkında elbette. Ama tıpkı diğer başbakan çocukları gibi çaresiz olduğunu biliyor. Buna karşın son derece samimi ve açık sözlü.