İçim kıpır kıpır

Şu hazırlık dönemi ne kadar da yavaş geçiyor. Resmen gün sayıyorum. Beşiktaş'ı yeni oyuncularıyla, yeni çehresiyle bir an önce izlemek istiyorum. İçimden bir ses gümbür gümbür bağırıyor, "Bu kez her şey yolunda gidecek. Kara Kartal taraftarını coşturacak. Ön eleme turlarını geçecek, Şampiyonlar Ligi'ne katılacak ve başarılı sonuçlar alacak. Kendi ligimizde de önüne gelene kafa tutacak."

Evet aynen böyle düşünüyorum. Böylesine umutlu olmamın en önemli nedeni Başkan Serdar Bilgili ve arkadaşları. Hepsi çağdaş, kültürlü, akıllı insanlar. Scala da yılların hocası. Bunlar gözü kapalı transfer yapmazlar, yapmamışlardır. Çürük tahtaya ayak bastıklarını hiç sanmıyorum. Transferde kesinlikle ince eleyip sık dokumuşlardır. Bu kez hayal kırıklığına uğramayacağız. Bana göre bu takım iş yapacak, ses getirecek ve tribünleri dolduracak. Beşiktaş için güzelliklerle dolu bir sezon olacak.

Çürük elma yok artık
Her şeyden önce transfer edilen üç yabancının Avrupa'nın çürükleri olmadığını hepimiz biliyoruz. Üçünün de belli bir kariyeri var. Yıllardır hava toplarında üstünlük sağlayacak, ayakları da yumuşak bir santrforun özlemi içindeydik. Pascal Nouma ile bu sorunun ortadan kalktığına kesin gözüyle bakıyorum.

Beni tek endişelendiren hiç değilse bir kanada oyuncu alınmaması. Ancak yönetim Şampiyonlar Ligi'ne kalınırsa çok kaliteli bir başka yabancı futbolcunun daha transfer edileceğini söylüyor. Bunlar verdikleri sözleri tutuyorlar. Hiç kuşkum yok süper bir kanat oyuncusuyla bu sorunu çözümlerler.

Scala tam bir kurt
Ülke içerisinden de transfer edilen epeyce oyuncu var. Tüm bunların ötesinde son derece deneyimli kurt bir teknik direktör... Scala'nın elindeki malzemeyi çok iyi kullanacağına yürekten inanıyorum ve de inanmak istiyorum.

İzleyeceğim Beşiktaş'tan keyif alacağıma düşünüyorum. Kesinlikle ve kesinlikle karamsar değilim. İçim kıpır kıpır. İşte o nedenle de 26 Temmuz'daki Şampiyonlar Ligi ön eleme maçını sabırsızlıkla bekliyorum.