Olaylar Türkiye'nin hedeflediği yolda arızasız, kavgasız, gürültüsüz ilerlemesine bir türlü imkân vermiyor.
Yargıtay, ırk ve din ayrımı temelinde halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan Erbakan'a verilen bir yıllık hapis cezasını onayladı.
Hem de oybirliği ile..
Halkı din ve ırk temelinde düşmanlığa tahriki bütün demokrasiler suç sayıyor.
Çünkü böyle düşmanlıklar halkı birbirine kırdırır, demokrasiyi de siler süpürür.
Kanun bu suça müeyyide getirdiğine ve yargı da Erbakan'ı Bingöl'de yaptığı konuşmadan ötürü suçlu bulduğuna göre denilecek fazla bir şey yoktur.
Yoktur ama 75 yaşındaki bir eski başbakanın hapse atılması, Türkiye'nin ipliğini Avrupa pazarına çıkaracak, içerde de tartışma ve gerginliklerin sebebi olacaktır.
Bu kaygı Ecevit'i de rahatsız ediyor:
"Mahkeme kararına elbette saygılı olmak zorundayız. Ancak Sayın Erbakan'ın 6 yıl önceki bir konuşması nedeniyle cezaevine girdiğini görmekten mutluluk duymayacağımı belirtmek isterim."
Avrupa rüzgârı..
Şimdi ortalığı yine "312 kahrolsun" gürültüsü kaplayacak. Ama çözüm değildir.
Çünkü siyasetçilerin kurallara uyma ve yarışı demokrasi kulvarı içinde kabul etme mecburiyetleri vardır.
Uymayanları da hukuk yola getirecektir.
Refah Partisi'nin kapatılması ardından bu kesime mensup siyasetçilerin demokrasi kulvarı içine çekilme yolunda ikna olmaları iyi bir gelişme ise sebebi yasadır, yargıdır.
Burada şu soru yerinde olabilir:
Avrupa Birliği'ne girmeye hazırlanan bir ülkenin her kurumu, Avrupa standartlarını dikkate almak ve kendi kuralları içinde o normlara yaklaşmak zorundadır.
Türk mahkemeleri kararlarını oluştururken özellikle insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda Avrupa ilkelerini hayata geçirme arzusu taşıyan yaklaşımlar gösteriyor mu?
Buna "evet" demek mümkün değil.
Nasıl kurtulur?
Erbakan'ın avukatları şimdi "karar düzeltme" isteminde bulunacaklar.
Fakat yerel mahkeme Erbakan'ın suç işleme eğilimi nedeniyle ceza indirimi öngörmemiş, karar da Yargıtay'dan oy birliği ile çıkmış olduğu için talep büyük ihtimalle reddedilecektir.
Yani, 75 yaşındaki eski bir başbakanı hapse atmanın sıkıntılarından Türkiye'yi kurtaracak tek yol olarak sadece 312. maddenin yeniden yazılması olacaktır.
Avrupa normlarını ve ülkenin yeni şartlarını gözeten yeni bir metin..
Meseleye ideolojinin at gözlüğü ile bakmayan hukukçular 312. maddenin kalkmamasını istiyor. Çünkü pek çok demokrasi gibi Türkiye'nin de din ve ırk temelinde düşmanlık tahriklerine karşı kendini korumaya ihtiyacı tartışılamaz. O zaman...
"Kanundaki yaptırım çok ağırdır.. Hapis cezası birinci ihlâlde 3 ay, ikinci ihlâlde 6 ay olur" diyen bir değişikliğe gidilebilir.
Böylece hem "rejimin sigortası" korunur, hem de Erbakan hapisten kurtulur.