kapat

04.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Bir dostun ardından...

Kemal Sunal'ın en çok sevdiği iki şarkıdan biri, "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar", diğeri de Tatlıses'in söylediği "Nerde sevdiklerim, nerde sevenler?"... Sevdiklerin de... Sevenlerin de başucunda... Seni alkışlarla... Seni omuzlarda uğurlayacaklar...

Tarih 4 Mart 2000, Cumartesi... Conrad Otel'in düğün salonundayız... Kemal Sunal bir ara kolumuza giriyor:

- İstanbul'a pek gelmiyorsunuz... Bir gelişinizde birlikte olalım.

Biz de onu Ankara'ya çağırıyoruz:

- Gelirseniz... Ankara'da birlikte olalım.

Gülüyor:

- Sizin gelmeniz daha kolay.

- Neden o?

Bu kez meşhur kahkahasını patlatıyor:

- Ben uçaktan korkuyorum... Siz korkmuyorsunuz da ondan... En iyisi siz gelin... Yoksa... Size gelmek için uçağa binince... Ya başıma bir şey geliverirse...

Bu kez birlikte gülüyoruz.

Ve sonunda "korktuğu başına geliyor."

"Çok korktuğu uçakta" son nefesini veriyor.

***

Ebru ile Tufan'ın nikah şahitleri Demirel ile Kemal Sunal'dı.

O tarihte Demirel Cumhurbaşkanı'ydı.

Ve Meclis'te "5 artı 5" konuşuluyordu.

Düğünde, Sunal dedi ki:

- Baba'ya söyle... Aşağı insin... Parti kursun... Siyaseti derlesin, toparlasın.

- Neden sen söylemiyorsun? Gel, seni Baba'nın yanına götüreyim... Kendin söyle.

- Söylemem.

- Neden?

- Ben Salako muyum?.. Söyleyim de Baba beni kovalasın öyle mi?

Sonra yine o meşhur kahkahası:

- Düşün... Baba kovalıyor, ben kaçıyorum... Yok, yok... Kovalamasın... Beni sever, kovalamaz.

***

Seneler, seneler önceydi...

1980'li yıllar.

Kemal Sunal bir yaz günü "yasaklı Demirel'i" Tuzla'daki evinde ziyaret etmiş.

"Demokraside yasak olmaz" gibi sözler söylemiş.

Daha sonra Demirel ile sohbet ediyorduk.

Bize dedi ki:

- Bu Kemal Sunal hiç de filmlerdeki gibi salak biri değil... Bayağı akıllı... Entelektüel... Siyasetle yakından ilgili bir sanatçı.

***

Yine seneler önceydi.

1995 seçimlerinden sonra Mesut Yılmaz "Prof. Necmettin Erbakan'la hükümet kurmak üzereydi."

Gece... Saat 24.00 sularında Mesut Bey'in evindeydik.

Kemal Sunal aradı.

"Bir şeyler" söyledi.

Mesut Bey "Kemal Bey, söylediklerinizi dikkate alacağım" yanıtını verdi.

Telefonu kapatınca, Mesut Yılmaz'a sorduk:

- Kemal Sunal ne istiyor?

- Refah Partisi ile hükümet kurmamamı.

Ertesi gün, Sunal'a telefon ettiğimizi anımsıyoruz.

Kemal Sunal gülmüştü:

- Telefonda Mesut Bey'e dedim ki... Ben size oy verdim... Madem ki verdim... Benim dediğimi yapacaksınız... Nasıl?.. İyi demişim, değil mi?

Ve yine "o meşhur kahkahası."

***

Ezo ile Ali, sevgili babalarını...

Gül Hanım, sevgili eşini...

Türk sineması saygın bir sanatçıyı...

Ve Türkiye, değerli bir evladını kaybetti.

Nur içinde yatsın.

Halktan biri

- En çok sevdiğin filmin hangisi?

Sunal'ın yanıtı:

- Hangisi?.. Keh, keh, keh...

"Bütün filmlerini" severdi ama...

En sevdikleri şunlardı:

Kapıcılar Kralı.

Tosun Paşa.

Süt Kardeşler.

***

Ve "memleketimden bir anı" diye anlattığı fıkra. (17 Haziran-Çapari Restoran-Bostancı) Malatya ilk kez "trafik ışıkları" ile tanışıyor. Kavşakta hem "kırmızı, sarı, yeşil ışık" var... Hem de trafik polisi.

Kadının biri, iki çocuğu ile kırmızı ışıkta karşıdan, karşıya geçerken...

Polis, düdüğü çalıyor:

- Bacı, bacı!.. Nereye gidiyorsun?

Kadın:

- Kaynanamgile gidiyorum... Sana neee?

***

Sormuştuk:

- Halk seni neden seviyor?

O da bize sormuştu:

- Nedeeen?

- Galiba... Halktan biri olduğun için.

Birden "filmdeki Kemal Sunal" oluvermişti:

- Gel seni bir öpiiim... Benim canım kardeşiiiim.

İki şarkı

Türk sanat Müziği'ni çok sevdiğini... Hatta "söylediğini" bilir miydiniz?

"Gece yaşamı" yoktu.

Ama bir düğüne... Derneğe... Geceye katılacak olursa... Sahnedeki sanatçıdan "iki şarkı" isterdi.

Birincisi... "En sevdiğim" dediği şarkı:

"Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar."

İkincisi ise...

İbrahim Tatlıses'ten:

"Nerde sevdiklerim, nerde sevenler?"

***

Sevdiklerin de... Sevenlerin de başucunda. Seni alkışlarla...

Seni omuzlarda uğurlayacaklar.

En sevdiği fıkra

Tarih 17 Haziran 2000, Cumartesi. Yer, Bostancı-Çapari Restoran.

Dünürümüz Erol Çetinyurt'un "yaş günü."

Ve o gece Kemal Sunal'dan bir fıkra...

"En sevdiğim" dediği fıkra.

Topağacı'nda bir at ölmüş... Yolun kenarında yatıyor.

Kekemenin biri, hemen telefonu çevirmiş.

"155'i" aramış:

- Bu bu bu burada... Bir... A a at... Ö ö ölmüş.

- Neresi orası?

- Bu bu bu burası... To to to Top...

- Anladım... Topkapı... Hemen geliyoruz.

"Ekip" Topkapı'ya gitmiş.

"Kekeme" ise Topağacı'nda... Ölmüş atın başında bekliyor.

Aradan bir, iki saat geçmiş.

Kekeme, yine 155'i aramış:

- Bu bu burada... Yo yo yolun kenarında... A a a at ölmüş...

- Neresi orası?

- To to to... Top top top...

- Anladım... Topkapı... Hemen geliyoruz.

Ekip "yine Topkapı'ya gitmiş."

Kekeme "yine Topağacı'nda... Atın başında."

"Bu durum... Telefonlaşma" iki, üç defa daha devam edince...

Kekeme, ölü atı sırtlamış.

Topağacı'ndan, Topkapı'ya götürmüş.

Ve 155'i aramış:

- Bu bu burada... A a at ölmüş.

- Orası neresi?

- To to to top...

- Tamam... Anladım... Topkapı... Hemen ekip geliyor.

Ve sonunda ekip atı alıp, götürmüş.

"Ya uçakta ölürsem"

27 Kasım 1999, Cumartesi. İstanbul-Le Select Restoran.

Sümer Oral "Ebru ile Tufan'ın yüzüklerini" takıyor.

Ve kadehler "ikisi için" kalkıyor.

Kemal Sunal'ın kadehinde "su" var.

"Rakı" diyoruz.

Sunal:

- İçmem.

- Şarap?

- İçmem.

- Viski?

- İçmem.

Diyoruz ki:

- Amma da masrafsız adamsın ha...

Önce filmlerdeki kahkahalarından biri...

Sonra ise:

- İçki içmem... Sigara içmem... Yağlı yemem... Kilo almam... Tansiyon yok... Nasılım ama?.. İyiyim değil mi?

- Hem de çok... Demek, uzun yaşayacaksın.

- Yaşayacağım ya... Ama ya uçağa bindirirlerse... Korkudan ya ölüverirsem...

***

Seneler önce Almanya'ya "turneye" gitmişler.

Ama "nasıl gidiş?"

Herkes "uçakla" gidip, dönmüş.

Kemal Sunal ise "karadan."

Nedeni ise...

- Uçak korkusu... Ya ölüverirsem?..

Çekilemeyen film

Trabzon uçağına binmeden önce dünürümüz Erol Çetinyurt'a "otobüste film çekmeye gidiyorum" demiş.

Otobüs yolculuğu Trabzon'da başlayacak... Batum'da sona erecek.

İzleyenleri kahkahaya boğacak bir "Kemal Sunal klasiği."

Sunal için "rahat... Zevkli bir çalışma" olacaktı.

Yeter ki "uçaktan inip" Trabzon'da otobüse binebilseydi.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır