  
O kafalar bilmeli ki; Boğaziçi binalarla güzel. Çünkü yaşıyor...
Çanakkale Boğazı ile İstanbul Boğazı'nı birbirinden ayıran en büyük özellik ne?
Hiç düşündünüz mü; ikisi de aynı denize açılan su yolu ama neden İstanbul Boğaz'ı çok daha güzel ve alımlı?
Yeşillik mi?
Çanakkale Boğaz'ı çok daha yeşil...
Uzunluk mu?
Çanakkale çok daha uzun...
Peki; o zaman neden dünyanın gözü İstanbul Boğazı'nda?
Bence kıyılara sıralanan yalılardan, sırtlardaki yeşile oturan villalardan... İstanbul Boğazı işte bu yapılarla güzel... Çünkü yaşıyor... Bütün dünyada olduğu gibi kullanılarak korunuyor...
Ne yazık ki; bugün Boğaz'a güzellik katan yasal konutlar, Ankara'nın ilgisizliği, boşvermişliği ve bir zamanlar İstanbul'u yöneten zihniyetin ilkesizliği yüzünden iskansız...
Bir başka deyişle; zamanında yasal prosedür tamamlanıp belediyeden ruhsat alınarak özel tapulu arazilere inşa edilmeye başlanan bu yapılar, bir yasal boşluğun yarattığı karmaşa nedeniyle yok sayılıyor... Hatta belli kafalar tarafından yıkılmaları, ortadan kaldırılmaları savunuluyor...
İstanbul'da oluşan kaçak kentleri görmeyen gözler, özellikle Boğaz'daki bu konutlara dikiliyor?
Peki; ne oldu da dün yasal olan bu yapılar bugün yasadışı sayıldı... Ne değişti de tukaka edildi?
Hikaye 1980 sonrası Kenan Evren'in Boğaz'da yaptığı yat gezisiyle başlıyor... Yat Kandilli önlerine geldiğinde, Evren Paşa sırtlarda inşa edilecek 6 villa için yapılan hafriyatın yeşil dokuya zarar verdiği kanısına kapılıyor...
Ancak, hafriyat yasal... Çünkü belediyeden alınan ruhsat gereği yapılıyor...
Bunun üzerine Boğaz'ı korumak için siluet hattı çıkarılması kararlaştırılıyor... Ve bu iş STFA'ya veriliyor...
Çalışmalar sonunda Boğaziçi yamaçları 3'e ayrılıyor:
1. Öngörünüm: Ufuk hattından oluşuyor... Bir başka deyişle çıplak gözle bakıldığında yamaçların görülen bölümlerini kapsıyor... Burada yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemesi kararlaştırılıyor...
2. Arka görünüm: Geri bölümler bu görünüm içine alınıyor... Ve ilçe belediyelerinin denetiminde inşaat yapılmasına izin çıkıyor...
3. Etkilenme bölgesi: Bu bölgede imar yasağı bulunmuyor...
İki yıl içinde Boğaziçi'nde bir tek inşaata onay çıkmıyor... Hatta öngörünümde oturanlar çatılarında kırılmış kiremitleri bile aktaramıyor...
1985'te çıkarılan 3194 sayılı İmar Yasası ile Boğaziçi Yasası'nın bazı hükümlerinin değiştirilmesi ve öngörünüm bölgesine bazı koşullarla yapılaşma imkanı getirilmesi sağlanıyor...
Bunun üzerine bir çok kişi veya kurum belediyeye başvurarak tapulu arazisinin üzerine inşaat yapmak için ruhsat alıyor... İnşaatlar başlıyor, tamamlayanlar iskanını alıp oturuyor...
Bu durum iki yıl sürüyor...
1987 yılına gelindiğinde Anayasa Mahkemesi İmar Yasası'nın 47. maddesinin bazı hükümlerini iptal ediyor... Ve bu iptaller Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi'nde yapılaşma olanağını tamamen ortadan kaldırıyor...
Gelin görün ki; İmar Yasası'nın yapılaşmaya izin verdiği 1985 ile Anayasa Mahkemesi'nin kararı arasında geçen 2 yıllık süre içinde ruhsat alan 1411 inşaattan 192'si iskanlarını alıp yasal hale geliyor...
Geri kalan 1219 inşaatın bir kısmına iki yıllık süre içinde tamamlandığı halde iskan verilmiyor... Bazıları kaba inşaatta, bazıları ise su basman seviyesinde kalan bu yapılar için zaman içinde ayrı ayrı uygulamalar yapılıyor... Ancak çirkinlik abidesi olan gecekondular devamlı kat çıkıyor...
Bedrettin Dalan'dan sonra Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilen Nurettin Sözen, başlandıkları zaman yasal olan bu inşaatları yok sayıyor...
Yani; tapulu arazilere yasal izinlerle dikilen villalar "Yaşar Yaşamaz" durumunda kalıyor...
Hatta geçen süreç içinde ilçe belediye başkanları ve bürokratlar değiştikçe farklı uygulamalar yapılıyor... 654 yapı için daha önce verilmiş olan inşaat ruhsatları iptal ediliyor... 569 yapı için ise bu işlem bile yapılmıyor... Bazıları için yıkım kararı çıkıyor... İdari yargıda karşı davalar açılıyor...
Ve bu karmaşa tam 13 yıl sürüyor...
Gelelim bugünkü duruma...
Tapulu arazilere, ruhsat alınarak tasdikli projelerle inşa edilen bu yapılar için müktesep hak da kullandırılmıyor... Yani 1987 yılında çıkan Anayasa Mahkemesi kararı geri doğru çalıştırılıyor...
3 Ağustos 1990 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan "Kıyı Yasası'nın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin" 16'ıncı maddesinde, "Su basman seviyesine kadar yapılmış yapılardaki müktesep haklar saklıdır" hükmü yok sayılıyor...
Kısacası Boğaziçi'ndeki bu kaos bir türlü aşılamıyor...
Sonuçta; bugün Boğaz sırtlarındaki binaların yapılacak peyzaj ve ağaçlandırma ile çiçek bahçesi halini alması değil, harabe gibi kalması yeğ tutuluyor...
Boğaz'ın sırtlarında yeşil doku ile barışık olan ve sahipleri tarafından çevresi ağaçlandırılan villalar "gayri meşru" sayılıyor...
Peki çözüm?
Bence Boğaz tüm yetkili kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşacak bir uzmanlar heyeti tarafından yeniden masaya yatırılmalı... Eğer gerekli görülürse yeni bir Nazım Plan yapılarak Boğaz'a bundan sonra bir tek binanın dikilmemesi sağlanmalı...
Ama 13 yıl içinde yasal olarak yapılmış yapıların müktesep hakları korunmalı...
İşte; Türkiye'nin en saygın inşaat gruplarınca kurulan TOKYAD (Toplu Konut Yapımcıları Derneği) başta Boğaz olmak üzere su havzalarının kullanılarak korunması için önümüzdeki günlerde seferberlik başlatmaya hazırlanıyor...
TOKYAD, Boğaziçi'ndeki yapıların "Yaşar Yaşamaz" konumundan çıkarılmasını bekliyor...
Konuştuğum bu kuruluş yetkilileri, "Boğaziçi tekrar masaya yatırılsın... Karış karış taransın.. 'Eğer inşaat yapılacak yer kalmadı' denilirse yapılaşma tamaman yasaklansın... Ama bunlar yapılırken mevcut yapıların sahipleri mağdur durumda bırakılmasın..." diyor...
SON SÖZ: Boğaziçi'ni korumak için Ankara'nın TOKYAD'ın sesine kulak vermesi gerekiyor... Bence bu bayrağı önce Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna açmalı... Ve arkasına İstanbul'u seven bütün İstanbullular'ı alarak Ankara'yı uyandırmalı...
ÜSKÜDAR
Kaza oluyor
ÇENGELKÖY Nato Yolu'nun orta refüjündeki otlar ve çalılıklar o kadar büyümüş ki, U dönüşlerde karşıdan gelen araçları görmenin imkanı yok. Bu yüzden devamlı kaza oluyor. Ümit Yardım
BAKIRKÖY
Her gün kargaşa
YEŞİLKÖY Hilmi Naili Sokağı'na, Kale Sokak tarafından giriş tek yönlüdür. Ne var ki, araçların çoğu bu yasağı deliyor. Bu yüzden her gün kavga gürültü çıkıyor.
Burhan Sezen
MALTEPE
Mazot kokusu
KÜÇÜKYALI Ali Reis Caddesi Manolya Sokak Gül Apartmanı'nda oturuyoruz. Önümüzdeki Petrol Ofisi yüzünden tuvaletlerimiz mazot ve benzin kokuyor.
Apartman sakinleri
KUMBURGAZ
Uyuyamıyoruz
KAMİLOBA'da oturmamıza rağmen Kumburgaz'daki Şamata Bar'ın müzik sesinden özellikle hafta sonları uykuyu unuttuk. Yetkililer, "Ses ölçüm cihazımız yok" diyorlar. Çevre sakinleri
BEYOĞLU
Kedi sürüsü
KAPTANPAŞA Mahallesi Yay Sokak Nuhoğlu Sitesi'ndeki bir sakinin en az 30 tane kedisi var. Kedilerin sağlık bakımını da yaptırmıyor. Pislikten sitemize giremez olduk. A-B-C Blok sakinleri
|