kapat

04.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Selin'i kaybettiği an kararını verdi
Trafik canavarı mutlaka durdurulmalıydı; gazcıların terörüne kesin nokta artık konmalıydı. Yollara krallar değil kurallar hakim olmalıydı!..

Takvimler 7 Haziran'ı gösterirken Boray Uras özel yürüyüş giysileri ve 25 kiloluk sırt çantasıyla Bağdat Caddesi'nde hazırdı. Uğurlamaya gelenlere söz verdi:"Bu mücadele gerekirse sonsuza dek sürecek..."

Yolculuğun başladığı andan itibaren sevgi sel gibi aktı. "Cesur Yürek" Uras, sadece kendi yüreğini değil; trafik terörünü yaşamış, ya da her an yaşabilecek milyonlarca anne-babanın yüreğini Ankara'ya inançla taşıyordu..

NİSAN ayında güzel, ılık bir geceyarısı sonrasıydı. Saatler 03.30'u gösteriyordu. Selin Uras ve nişanlısı Erdem Celasun gecenin ilerleyen saatlerine kadar Kadıköy'ün çeşitli mekanlarında gönüllerince eğlendi. Nişanlı çift, dönüşte kendilerini bekleyen felaketten habersiz, araçlarına binerek Bağdat Caddesi'ne çıkmak için Kaşaneler Çıkmazı'nda yeşil ışığın yanmasını bekledi. Direksiyonda Erdem oturuyordu. Yeşil ışık yandı; caddeye çıkmalarıyla birlikte korkunç bir gürültü koptu. Sessizliği yırtan bu metalik gürültü, uykularına çekilmiş cadde sakinleri dehşet içerisinde yataklarından fırlattı.

Işıklar yandı; herkes pencerelere koştu. Genç bir kız, Selin Uras kaldırımın hemen kenarında kanlar içinde, hareketsiz yatıyordu... Başucunda yine kanlar içinde genç bir delikanlı, "Biz yeşil ışıkta geçtik. Suçumuz yok... Selin... Selin!" diye sayıklıyordu... Başından ve yüzünden oluk-oluk kan fışkırıyordu delikanlının. Ambulans 45 dakikalık gecikmeyle ulaştığında o da artık kısacık yaşamının son soluklarını alıyordu. Az sonra, hastane yolunda, nişanlısı Selin gibi, o da hayatını kaybedecekti.

"CİNAYETİ GÖRDÜM"
Cinayet gibi kazayı evinin balkonundan anı anına izlediğini söyleyen bir görgü tanığı daha sonra şunları anlattı:

"Camdan baktığımda, Kaşaneler'den çıkan otoya Bağdat'tan en aşağı 160 kilometre hızla geldiğini tahmin ettiğim bir başka araç çarptı. Cehennemi hızla gelen aracın çarptığı otodaki genç kız ve erkek araçtan fırladı. Genç kız 40 metre kadar fırıldak gibi dönerek sürüklendi, bir ağaca çarpıp düştü. Öyle sanıyorum hemen öldü. Delikanlı da aynı şekilde fırladı ve sürüklendi. Hareket ediyordu, ama durumu kötüydü. Onlara çarpan araba biraz gittikten sonra kaldırıma çıktı, alev aldı. İnen birkaç kişinin durumları, diğer araçtaki gençler kadar kötü değildi. Sadece şaşkındılar."

Selin'le Erdem'in hayatlarına nokta koyan "cinayet gibi kaza"nın başrol oyuncunun adı Baran Balcıoğlu idi... Ve Baran, Bağdat Caddesi'nin, Sahil Yolu'nun nice hız delilerinden, trafik teröristlerinden sadece biriydi.

KARAR GECESİ
Kara haber, Uras ve Celasun ailelerinin ocağına kor gibi düştü. Selin'in babası Boray Uras, yüreğindeki derin acıya rağmen, hemen o akşam düşünüp taşınmaya başladı. Körpecik birer fidanken kırılan kızı ve nişanlısı, bir katliama kurban gitmişlerdi. Bir insanlık suçu işlenmişti. Ve bu ne ilkti, ne de "Dur" diyen çıkmazsa, son olacaktı. O halde bir şeyler yapılmalıydı. Boray Bey, bu "karar gecesi"ni bize şöyle anlattı:

"Hareketsiz kalmak da cinayete ve insanlık suçuna ortak olmak sayılmaz mıydı? Derhal, o akşam bireysel eylem kararı aldım. Eylem biçiminin, yetkilileri trafik terörüne karşı uyarmak üzere Ankara'ya yürüyüş olabileceğini de yine aynı akşam, aynı anlarda planladım."

PAROLA: 'YA O YA BEN!'
Boray Bey, kararının son derece kesin olduğunu vurgulayan parolasını da ilk kez bize açıkladı:

"Bu savaş gerekirse sonsuza dek sürecek bir mücadele. Ya trafik canavarı yok olacak, ya da ben. İkimizden biri bu ülkenin kaderinden silininceye kadar, bu kavga bitmeyecek."..

Ve ekledi Boray Uras: "18 yaşındaki Baran Balcıoğlu gibi daha binlercesi yollarda Azrail gibi dolaşmakta. En acılı gecemde en hızlı kararı verişimin altında yatan tek amaç, başka fidanların kırılmaması; başk anne-babaların da aynı acıyı yaşamaması..."

Takvimler 7 Haziran'ı gösterirken Boray Uras, özel üretilmiş giysileri, sırtındaki 25 kiloluk yürüyüş çantasıyla, Bağdat Caddesi'nde, kızının yaşamını yitirdiği noktadaydı. Canavarla mücadelesine start vereceği "umut yürüyüşü"ne hazırdı.

Kadıköy Belediye Başkan Selami Öztürk, Kadıköy halkı oradaydı. Evlatlarını trafik canavarına kurban vermiş çok sayıda ana-baba, trafik canavarı kabusuyla yaşayan yüzlerce ebeveyn, kısacası tüm İstanbul, Uras'ı uğurlamaya ya kendi gelmiş, ya yüreklerini oraya yollamışlardı. Boray Uras, Meclis'i trafik terörünü önleyecek yasayı bir an önce çıkartmak için uyarma amacını taşıyan yürüyüşüne başladığı zaman, SABAH 'da yanındaydı. Yolculuk boyunca onu hiç yalnız bırakmayacak, hem zorlu yürüyüşte, hem dönüşte onun can yoldaşı olacaktık.

TEMPOSU HEP YÜKSELDİ
"Cesur yürek" ilk gün 20 kilometre yürüdü. Ama konakladığımız Kartal'da o gece bize şunları söyledi:

"Göreceksiniz hızım ve tempom artacak. İçimdeki inanç 500 kilometrelik yürüyüşü planlanan sürede noktalamamı sağlayacak. Hedefe bir an önce varmayı, misyonumun ilk ve önemli aşamasını hemen yerine getirmek istiyorum." Nitekim ilk gün adaleleri sızlayan Boray Bey, ertesi gün yolculuğa daha sert, hızlı adımlarla ve daha enerji bir şekilde başladı. İzmit il sınırına adeta bir çırpıda ulaştı.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır