|
EMİN ÖZTÜRK()
|
Büyüme rakamları şaşırttı
Geçen hafta açıklanan ekonomik verilere göre ihracat uzunca bir süreden sonra ilk defa artarak 1999 Nisan'ına göre yüzde 13.3 yükseldi
Geçen hafta açıklanan ekonomik veriler içinde en önemlileri, yılın birinci çeyreğine ilişkin milli gelir rakamları ile Nisan ayı dış ticaret rakamları idi. Milli gelir verileri ithalatın ön planda olduğu, iç ticaret ile ulaşım sektörlerinin onu takip ettiği bir büyüme tablosuna işaret ediyordu. Dolayısıyla, yılın ilk çeyreğinde görülen ithalat genişlemesinin milli gelir oluşumu üzerine olan etkileri de ortaya çıkmış oldu. Büyümenin ithalat ve ona bağlı olarak iç ticaret ve ulaştırma sektörlerinin öncülüğünde gerçekleşmesi beklenen bir durumdu. Ancak milli gelirdeki yüzde 4.2'lik, yurtiçi milli gelirdeki yüzde 5.6'lık artışlar beklenenin üzerindeydi. Dış ticaret tarafında ise ithalat Nisan'da da büyümeye devam etti. Bu cephedeki iyi haber, ihracatın uzunca bir süredir ilk defa kayda değer bir artış gösterip geçen yılın Nisan ayına göre yüzde 13.3 yükselmesiydi.
Bu haftanın en önemli verisi ise bugün açıklanacak olan Haziran ayı enflasyon rakamları. Bizim beklentimiz aylık toptan eşya enflasyonunun yüzde 1'in biraz altında, tüketici enflasyonunun ise yüzde 1'in biraz üzerinde gerçekleşmesi yönünde. Nitekim, geçen hafta Reuters Ajansı tarafından yapılan bir ankete göre, TEFE beklentileri yüzde 0.8-1.3 aralığında, TÜFE beklentileri ise yüzde 1.1-1.3 aralığında yoğunlaşıyordu. Aylık enflayon rakamlarının beklendiği gibi çıkması durumunda, yıllık rakamlar da yaklaşık ikişer puan kadar düşerek yüzde 57-59'lara inmiş olacak. Ancak, yılın ikinci yarısında yıllık enflasyon rakamlarının her ay yaklaşık dört puan civarında düşmesini ve sene sonunda yüzde 30'a yakın bir düzeye gelmesini bekliyoruz.
Yıllık enflasyon rakamlarının yılın ikinci yarısında daha hızla düşmesini beklememizin nedeni, her yeni ayın verileri çıktıkça geçen yılın yüksek aylık oranlarının indeksten çıkıp yerlerine bu yılın çok daha düşük sayılarının girecek olması.
Çok sözü edilmemekle birlikte, bu hafta açıklanacak bir başka önemli veri ise yılın ilk çeyreğine ilişkin dış borç stoku. Ancak, bu defaki açıklamayı diğerlerinden farklı kılan bir husus, dış borç stokunun özel sektöre ait olan bölümünün ciddi bir revizyona tutulmakta olması. Duyduğumuz ve bildiğimiz kadarı ile Hazine ve Merkez Bankası özel sektörün dış borçlanma yaptığı zaman rapor ettiği ama geri ödemeyi yaptıktan sonra rapor etmeyi unuttuğu dış borçları ayıklamakla meşgul. Böylece ödendiği halde rapor edilmediği için hâlâ borç stokunu şişirmekte olan rakamlar temizlenmiş olacak. Dolayısıyla, yeni açıklanacak verilerin sürpriz bir şekilde hem toplam hem de özel sektör dış borcunda düşüş göstermesini bekliyoruz.
YURTDIŞI SAKİN
Yurtdışında geçen hafta çok önemli şeyler olmadı. ABD'de faiz oranlarında bir artış yapılmadı. Nitekim beklentiler de yapılmaması yönündeydi. Avrupa Birliği ülkelerinde ise yüksek büyüme ve enflasyon baskısının artacağı yönündeki beklentiler devam ediyor. Avrupa Birliği'nin tümünde büyümenin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5 olması bekleniyor. Bu arada, petrol fiyatlarının yılın kalan bölümünde düşmeyeceğine ilişkin beklentiler de güçleniyor.
Son olarak, Rusya'da mali durumun hızla düzeldiğini not etmekte yarar var. Artan petrol fiyatları Türkiye için olumsuz ama petrol ihracatçısı olması nedeniyle Rusya için son derece olumlu. Bu durum Rusya'nın ödemeler dengesinin düzelmesine yol açmakla kalmayıp hükümet bütçesini de düzelten çok önemli bir etken. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin Rusya ile olan dış ticaretinde biraz daha düzelme mümkün olabilir. Ayrıca, Rusya iddialı bir vergi reformu hazırlığında. Özellikle bizim yetkililerimizin dikkatine sunalım: Rusya'nın tek ve düşük oranlı bir vergi sistemine geçmeyi planladığına ilişkin haberler var.
İlk 3 ay 99'un rövanşı gibi
Geçen Cuma günü açıklanan Ocak-Mart dönemi Milli gelir büyüme verileri GYMH'nın geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 4.2 artığını gösteriyoru. Ancak bu rakamın arkasında gizlenen sektörel büyüme hızları, dağılımın eşitsiz olduğuna işaret ediyor. Örneğin, iç ticaret sektörü yüzde 10.1, ulaştırma ve iletişimi sektörü yüzde 5.7 büyürken, inşaatta yüzde 2.5 daralma olduğu, tarımın yalnızca yüzde 0.4, mali kurumların ise yüzde 0.8 büyüyebildiği görülüyor. Tabii yüzde 32.5 büyüyen ithalat vergileri kalemi asıl hareketliliğin dış ticaret kaynaklı olduğunun işareti.
Aslında sektörel büyüme rakamları geçen yılın ilk çeyreğinde kaydedilen büyüme oranlarının ters yansıması gibi. Şunu kastediyoruz: Geçen yıl en hızlı daralan ithalat vergisi, iç ticaret, ulaştırma, sanayii gibi sektörler bu yılın en yüksek artışlarının görüldüğü alanlar. Yani geçen yılın mağlupları bu yılın galipleri olmuş. Bunun en önemli istisnası ise geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 10.5 küçüldüğü halde bu yıl da yüzde 2.5 daralma gösteren inşaat sektörü. Deprem sonrasında inşaat işlerinin askıya alınması bu durumun temel nedeni. Şunu da ilave edelim: İnşaat sektöründeki küçülme yılın kalan bölümünde de sürecek gibi.
Milli gelirin oluşumuna harcamalar tarafından bakıldığında yukardakine benzer bir manzara var. Geçen yılın ilk üç ayında yüzde 10.4 artan kamu tüketimi bu yıl yalnızca yüzde 0.3 artmış. Geçen yıl iki haneli küçülme gösteren yatırım ve ithalat bu yıl iki haneli oranlarda büyümüş. Geçen yıl tek haneli küçülme gösteren özel tüketim ve ihracat ise bu yıl tek haneli oranda büyümüş. Özetle, bu yılın ilk çeyreği geçen yılın aynı döneminin bir rövanşı gibi.
Dış ticaret eskisi gibi
Nİsan ayı dış ticaret verileri ilk üç aydakilere benziyor. Yine hızlı ithalat artışı sonucunda dış ticaret açığı genişlemeye devam ediyor. Önceki aylara göre bir fark, ihracattaki artışın da yüksek oluşu. Ancak yıllık bazdaki büyüme hızları biraz yanıltıcı. Çünkü geçen yıl gözlenen daralmanın ters yansımaları bu yıl ortaya çıkıyor. Bu nedenle grafiğimize 1997'den itibaren ithalat ve ihracat rakamlarının kendisini (mevsimlik hareketlerden arındırılmış olarak) koyduk. Görülen o ki, ithalat 1999 başında dip noktaya indikten sonra sürekli toparlanmış. Ama Nisan ayı itibariyle varılan nokta, 1997 ve 1998'deki tepe noktalarına göre çok yüksek değil. Ayrıca ithalat fiyat endeksinin 1999'un ortasından itibaren sürekli artmakta oluşunu da hatırda tutmak gerekir. Yani ithalat artışı yalnızca miktar artışlarından değil fiyat artışlarından da kaynaklanıyor. Bunun Ocak-Nisan döneminde yalnızca ham petrol ihtalatı faturasına yansıması 500 milyon doların üzerinde oldu.
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|