Ah tren, kara tren
Yurttaşlar bazı doğruların eksikliğiyle yaşıyor. Belli temel doğruların eksikliğini, yanlışlığını belli belirsiz farkediyorlar; adını önce tam koyamıyorlar. Ama sonunda kaçırılmış olan doğruyu yine de el yordamıyla bulabiliyorlar. O zaman da eski de olsa dört elle ve gönülden sarılıyor, sahip çıkıyorlar.
Cumhuriyet 75 yaşına bastı.
Ama bu kutlamayı 10. yıl için bestelenmiş bir marşla yaptık.
Dünyada bugününküyle değil, ancak 65 yıl öncesinin heyecanıyla coşan başka bir ülke var mı?
Yurttaşlar 10. yılın coşkusuna hasret idi:
- Ne, başta bütün dünyanın saydığı bir başkumandan var; ne de Anayurdu dört bir yandan otoyollarla örmüş olmak kıvanç veriyor..
Çünkü, demir ağlar dönemindeki heyecanın zerresini otoyollar yaratmamıştı.
Her yıl binlerin, on binlerin kanına bulanan otoyollar nasıl sevinç ve kıvanç versin ki?
75. kuruluş yılını 10. yıl marşı ile kutlayan belki de dünyanın ilk ve tek ülke olmamız bundan.
***
Örnek yurttaş Boray Uras, yürüşünün 440. km'sinde İstanbul'a nasıl döneceğini henüz bilmiyordu.
- Trenle dönün. Mesajınız daha da anlam kazanacak!
TBMM'ye sunulan yasa teklifinin bir kopyasının kendisine verirken yaptığımız bu öneri onu çok heyecanlandırdı.
Teşekkür edip öneriyi benimsedi.
Çünkü o da 10. Yıl Marşı'yla kalbi bugünkünden çok daha hızlı çarpan onlarca milyondan birisiydi.
Hem yol boyunca, hem daha sonra, medya ile konuşurken trafik felaketinin arkasında yatan temel nedenin demiryollarının ihmali olduğunu akıllı ve duygulu sözcüklerle anlattı durdu.
***
Demiryoluna hükmetmek mümkün değil.
Önceki hükümet sırasında demiryolculuğun makus talihini azıcık eğip büküp düzeltmeye çabalıyorsunuz.
Simgesel kalacağını bilseniz de, amacınız bürokrasinin gündemine treni birazcık sokabilmek:
Bunun için İstanbul'a seyahatlerinizi uçakla değil de, trenle yapmak istiyorsunuz.
Ama belli etmeseler de tepki topluyorsunuz.
Resmi protokolle, vali veya vekilince, teşkilatın temsilcilerince karşılanıp uğurlanmak varken, tangır tungur vagonlarda tek parti dönemi siyasetçileri gibi garlarda sürünmek (ve süründürmek) niye? Bedavaya yakın bilet ücretini cebinizden ödüyorsunuz. Buna da itiraz geliyor. Görevli sayın bakanın uçaklarda harcırah ve yol parasının karşılandığı, ancak trenle ilgili bir hüküm bulunmadığı yolunda bürokratlar ikiye bölünüyor.
Bu arada yabancı basın ve yabancı seyahat acentalarıyla basın toplantıları gündemde. Bu toplantıları da ulusal kimlikten uzak beş yıldızlı oteller yerine, Cumhuriyet'in damgasını taşıyan tren garlarının ferahlığında düzenliyorsunuz. Bu aynı zamanda tasarruf demek, ama bu bile huzur kaçırıyor.
Ama yine trenlerimiz, garlarımız yabancı gazetelerin arşivlerine, Alman tv'lerinin kayıtlarına geçiriliyor.
Ankara Yataklı Ekspresi'ni kullanan Japon turist sayısının istatistiğini İnşallah TCDD tutuyordur.
Geçen hafta Sekizinci Beş Yıllık Plan TBMM'den geçti.
Ama nedense demiryolları Plan'a geçemedi.
***
TCDD 20 yıldır sürekli zararda (1999'da 230 Trilyon TL).
Bu planlanmış, programlanmış bir zarar.
Her yıl ölen, sakatlanan binlerce yurttaşın canı dikkate alınmasa bile karayollarındaki kazalarda uğranılan maddi kayıp bunun en az bir katı.
Demiryolu düşmanlığı yani 1983 ruhu hâlâ canlı.
O yıl kaldırılan Ana Ulaştırma Planı önümüzdeki 10 yılları da içine alacak biçimde gizlice hükmünü sürdürüyor.
Yeni Plan'da, 1.853 km'ye ulaşacak olan otoyollar dışında 20 bin km. asfalt yol yapılmasını öngörülüyor.
Aynı dönem için planlanan yeni demiryolu uzunluğu ise 85 km.!
Demiryolu Meslek Okulları'nın sonuncusu Eskişehir'deydi.
Gazeteler onun da kapandığını yazıyor.
Bir de, Avrupa'ya uyum işi var;
200-250 km hız yapan trenlerin Avrupasına.
O da bir başka konu.