|
Futbolun adaleti var
İtalya ve Fransa'yı seyrettikten sonra Hollanda'ya gerçekten üzüldüm. Turnuva boyunca en iyi oynayan ekipti. Final ve kupanın gerçek sahibi olmalıydılar. Denir ki "Futbolun adaleti yok". Hayır var. Futbolun adaleti futbolcunun ayağında ve becerisindedir. O dikdörtgenin içine topu sokup istenileni alacaksın. Bu kadar basit.
İtalya bütün turnuva boyu futbolu katleden bir oyun düzeniyle oynadı. Rakip bozayım, oynatmayayım, bir tane atarsam maç benim olur düşüncesinin final maçında Fransa karşısında sökmediğini gördük. Ama İtalya diğer maçlarıyla mukayese edildiği zaman Fransa karşısında daha onurlu mücadele etti. Gol pozisyonu üretmeye çalıştılar. Ama Delvecchio ile gol aramaları, Totti'nin, Di Biagio'nun, ara sıra Fiore'nin gol için Fransız defansını zorlamaları futbol adına tabii ki güzellikler yarattı.
Maç uzatmaya kalmazdı
Fransa'nın Zidane ve Vieira'nın tutuk ve hücum organizasyonunu yapamayacak derecedeki güçsüzlükleri Toldo'yu rahatlattı. Ama Delvecchio'nun golünden sonra Fransa takımında bir canlanma oldu. Horozlar'ın hücuma yönelik dirilişi Toldo'nun ellerinde eridi. Ama Fransızlar, bu hücum ısrarı sonunda önce Wiltord'un golüyle maçı uzatmaya taşıdılar. Sonra da Trezeguet'nin altın golüyle de kupayı kazandılar. Aslında Fransa, İtalya'dan korkmayıp hücum zenginliği yaşatsa maç uzatma olmadan da biterdi.
İki takımda da ön libero vazifesi gören Deschamps ile Albertini, bu takımlara artık ağır kalıyor. Hem oyun hem düşünce bazında...
Aslında turnuvanın en iyi futbolunu oynayan Fransa ve Hollanda'nın finalde karşılaşması en büyük arzumdu. Güzel düşünen, sonuç kadar iyi futbolu da ön planda tutan Fransa, hakkı olan kupayı kazandı. Helal olsun!
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|