kapat

01.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NEBİL wÖZGENTÜRK(nebilo@sabah.com.tr )


Hayvan hakları şimdi!

Kaç zamandır bir Pitbull fırtınasıdır gidiyor.. Bizim gazete en sonunda çok güzel bir başlık attı;

Pitbull sahibinin aynasıdır!

Açıkçası, "pitbull" saldırısına uğrayanlara ilişkin haberleri okudukça, "bu işin içinde bi bit yeniği var!" diyordum kendi kendime..

Çok geçmedem meselenin bilimsel tarafı açığa çıktı; meğer, "at sahibine göre kişner" misali "Pitbull" da sahibinin eğitimine göre dallanıp budaklanırmış!

Ancak işin bir başka yanı da "Pitbull" cinsi köpeklerin genetik operasyonlar sonucu üretilmesi! Yani insan eliyle bir "Frankeştayn" yaratılması..

Özetle, hiç kimse "Pitbull"da suç aramasın, sorunun kaynağını insan kirliliğinde görecektir! "Panter Emel" adıyla maruf Emel Yıldız'ın dediği gibi..

***

Geçen gün Emel Yıldız'la karşılaştım Arnavutköy sokaklarında.. Üzerinde çocuk posteri bulunan kartlar satıyordu..(yanda örneği olan)

"Acil Yardım Vakfı" adıyla bir vakıf kurmuşlar; Vakıf binasının temelini atabilmek, hatta vakıf arazisine "ulaşabilmek!" için vakit buldukça üç beş arkadaş sokaklara atıyorlarmış kendilerini..

Saatlerce güneş altında bekliyorlar, üç beş ne çıkarsa bahtlarına..

Vakfın amacı da yoksul ve kimsesiz çocukların (yine sahipsiz hayvanlarla birarada) barındırılacağı bir "çocuk evi" kurmak..

Hiçbir özel çıkar taşımadan hatta kişisel özveride bulunarak (Emel Yıldız, yıllardır elinde avucunda ne varsa bu uğurda harcadığını söylüyor) bir avuç insanın "insanüstü" çabalarını gördükçe onları alkışlayasım gelir hep..

Kendisine "hayvan sevgisi"ni "iş" edinen ve tavizsiz tutumundan dolayı adı "panter'e çıkan Emel Yıldız'ın yaşam seyrini izleyince de onun hep alkışlanacaklar listesinde olması gerektiğini düşünürüm..

Eğer ki bu ülkede "insan hakkı" kadar "hayvan hakkı" diye bir kavram oluştuysa bunu biraz da Emel Yıldız'ın, (tv'lerde ve gazetelere yaptığı açıklamalardaki) samimi, içten ve öfkeli tavrına borçluyuz diye düşünüyorum..

***

Bugüne kadar, bıkmadan usanmadan, nerde akşam orda sabah, uğraşıp didindi Emel Hanım.. Hiç kimseden çekinmeden, hiç kimseye taviz vermeden ve kararlılıkla..

Hatta hapsi göze alma pahasına..

Evet, önümüzdeki günlerde belki de "mevcutlu" olarak hapse tıkılacak Emel Yıldız.. Kesinleşmiş yedi aylık hapis cezası var.. "Kedi-köpek uğruna" bir Belediye başkanına hakaretten!

Yaşadığı ve yaşanan olay tam seyirlik ve Aziz Nesin'lik!

Özetlemek gerekirse..

***

Emel Yıldız, bir akşam televizyon bülteninde "hayvani" bir haber seyreder!

Adapazarı Taraklı Belediye Başkanı Halil Aydın, Belediye'nin megafonuyla kedi köpek toplatmaktadır! (Haber, belediye başkanının megafonla anons yaptığı bir sırada çekilmiş görüntüsüyle açılır.)

Görüntüler korkunçtur.. Ekrana, sopalarla kedi köpek kovalayan hatta öldürdükleri hayvanları (gülümseyerek) kameralara gösteren çocukların kayıtları düşer... Çocuklara, Belediye tarafından "katlettikleri" her kedi köpek karşılığında 500 bin lira verildiği de anlatılmaktadır haberde...

Yıldız, ertesi gün Taraklı'ya gider.. (Can havliyle ve kendi adına!)

Belediye başkanının karşısına çıkıp her zamanki öfkeli tutumuyla; siz nasıl böyle bir şey yaparsınız, çocukları bile kullanmaktan çekinmiyorsunuz!" diye sorar..

Başkanın umurunda bile değildir, hatta, "Bunu yapmak için Belediye Meclisi'nden karar aldınız mı?" diye soran Emel Yıldız'a "nemenem" bir tavırla, "Sizi ilgilendirmez ama çok merak ediyorsanız söyleyim. Ben çocuklara ödenen 500 bin lirayı cebimden ödeyeceğim!" diye cevap verir..

Sıkı durun!

Emel Yıldız'ı hapse gönderecek sözün başladığı yer! Der ki Başkan'a;

"Bu kedi köpekler 500 bin lira ediyor ama siz beş para bile etmezsiniz Sen 500 bin liraya çocuklara kedi köpek öldürtürsen, sonra o çocuk neler yapmaz ki!"..

Evet, hakaret davası, mahkemeler ve sonuç; Paraya çevrilemeyecek 7 Ay hapis cezası..

Emel Yıldız, şimdi hapse girecek olmanın değil de bu ülkede hâlâ böylesi yöneticilerin varlığına üzülüyor..

***

Şimdi.. Emel Yıldız'ın bunca yıldır süren kararlı tavrı, nerden gelip nereye gittiği, adının pantere çıkması, yaşamını "doğaya adaması" bir yana..

Size "beşyüz milyarlık" bir soru!

"Yargıç olsaydınız Emel Yıldız'ı mı hapse atardınız, Taraklı Belediye Başkanı'nı mı?"

Nasıl? Emin misiniz!

Son kararınız mı?

Sımsıcak bir Temmuz!

Ak saçlı yazar son zamanlarda davet edildiği yemeklerde genellikle az içiyor ama bardağını hızla yudumluyordu.

Bir defasında kendisine eşlik eden orta yaşlı kadın, "Azizciğim, lütfen yavaş iç, içkini yemeğe yay!" dediğinde onu hafifçe tebessüm ederek cevapladı.

"Sevgilim, ne farkeder! Zaten vaktim kalmadı ki artık."

***

1995'ün Temmuz başında kaybettiğimiz ak saçlı Aziz Nesin'in "sevgilim" diye seslendiği kadın Ayben Kop'tu.

Aziz Usta'nın romanlara konu olacak biçimde sevdalandığı, med-cezirler yaşadığı bir kadındı Ayben Kop...

Hem de, kimi zaman yaptıkları özel sohbette "Sana olan sevgimi anlatmaya zavallı yazarlık gücüm yetmez!" diyecek kadar...

Aynı biçimde Ayben Kop da, bu isyancı, delifişek ve ülkesine tutkun yazara sevdalanmıştı. Ama kısa sürmesine isyan edecek kadar...

2 Temmuz 1993'te, Sivas Madımak Oteli, birbirinden değerli insanlarla birlikte cayır cayır yanarken bir süre aynı odada ölümü karşılayacak kadar. Aziz Usta, 1995'in 6 Temmuz'unda Çeşme'de son nefesini verdiğinde de Ayben Kop'un kollarındaydı.

Evet.. 2 Temmuz 1993... Sivas.. 6 Temmuz 1995.. Çeşme..

Sıcak Temmuz ayında "sımsıcak" yıldönümleri..Bir kez daha telefon açıp konuşuyorum Ayben Kop'la..

Aziz Abi'den yadigar ve Sivas'ı yaşayanlardan biri olarak..

"İçim acıyor" dedi, "kaç yıl var ki kendi kabuğuma çekilmiş durumdayım!" Ve devam ediyor. Ardından daha önce anlattıklarını da ekliyorum..

Aziz Nesin'i ve Sivas'ı unutmamak adına..

"Duydum ki geçen hafta Sivas Davası sonuçlanmış.. Neye yarar, yedi yıl geçti, geçiken adalet adalet değil ki!"

"Geçenlerde bir yarışma programı izliyordum, üniversite mezunu olduğunu söyleyen genç Ömer Seyfettin'i bilemedi! Aklıma şu katıldı tabii.. Bir kaç yıl sonra Aziz de unutulabilir mi acaba.. Çünkü toplum duyarsızlaşıyor, eğitim sistemi allak bullak.."

"Aziz Nesin Vakfı'nın sıkıntılı ve zor durumda olması içimi yaralıyor.. Ali ve Ahmet ellerinden geleni yapıyordur ama tek amacı çocukları korumak olan bir vakfa böylesi bir ilgisizlik içimi parçalıyor.."

"Sevgili arkadaşımı çok özlüyorum. Mükemmel bir insandı Aziz. O'nsuz bir Türkiye bence öksüz ve yetim kalmış gibi. Çok kimseyi kızdırmış olabilir ama hep kendince doğruları yaptı hep."

"Sevdiğim bir insanın kollarımda ölmesi bana daha da büyük bir acı veriyor. Hâlâ onun şokunu atlatamadım. Şu anda keşke beni arasa ve ben de O'nu arayabilsem. Üç yıl boyunca çok sevdim O'nu. Bir sevgiliyi çok iyi hissettim bu süre içinde. Benim için dünyanın merkeziydi sanki o."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır