DEPREM TANRISI
Her deprem bu topraklarda yeni inanışlar ve yeni tanrılar doğurdu. Anadolu'nun dağları gölleri depremle şekillenirken, kültürler de etkilendi, yaşam biçimleri değişti.

Depremden en büyük hasarı gören yerlerin başında gelen Antakya geliyor. Antik çağlardaki Antakya'nın İmparatoru Trajan, milattan 115 yılında sonra büyük bir depremden sonra felaketten Hristiyanları sorumlu tutarak rahipleri aslanlara yem yaptı. Ancak bu, depremleri önlemeye yetmedi.

HARİTADAN SİLİNDİ
458 yılında kent yine yerle bir oldu. 526 yılında meydana gelen depremde, tarihçi Procopius'a göre 300 bin kişi öldü. Kenti 542 yılında kuraklık, 573 yılında ise Perslerin saldırısı vurdu. 588 yılındaki deprem ise kentin tamamen tarihten silinmesine yol açtı. Bölge 3 büyük fay hattının kesiştiği yerde.

Depremler bir yandan yıkarken bir yandan da Anadolu'nun işgalden kurtulmasını sağlıyordu. Özellikle Orta Anadolu, uygarlığın saldırıya ve işgale uğramadan gelişimini doğal koruyucu olan depreme borçlu. Örneğin Kapadokya'nın volkanik küllerden oluşan ve erozyonla biçimlenen yapısı, yeraltında işgalden koruyan gizli kentler yapılmasına olanak verdi. Hristiyanlar kayalara kiliseler ve kentler kurdular. Doğayla insanın uyum içinde iç içe yaşamasının en güzel örneklerinden birini oluşturdular.

Kuzey Anadolu fay hattı özellikle Marmara Bölgesi'ne büyük hasar verdi. Son 2 bin yılda 600 bilinen deprem yaşandı bölgede. Bunlardan 40'ı, büyüklüğü 7'den fazla olan depremlerdi. İzmit depremler yüzünden sürekli yenilenirken İstanbul da son 500 yıl içinde 4 kez ciddi şekilde yıkıldı.

TRUVA'NIN ÖYKÜSÜ
Bazı bilimadamları Truva'nın depremde surların yıkılması üzerine Yunanlar tarafından işgal edildiğini öne sürüyor. Buna göre Yunanlılar tanrı Poseidon'a deprem yüzünden şükranlarını göztermek üzere Truva Atı'nı inşa ettiler. Milattan önce 500 yılında yaşanın 2 deprem Truva'yı tamamen yok etti.