Bazı yazarlar, IMF Türkiye sorumlusu Cottarelli'nin "Sömürge Valisi" gibi davrandığını söylüyorlar.
Bu bakış açısı yanlış...
Türkiye hiçbir zaman sömürge olmamıştır.
Halen de bağımsız bir ülkedir.
Bağımsız ülkede sömürge valisi olmaz.
İkincisi, Cottarelli, IMF ile kendi irademizle imzaladığımız anlaşmaların gidişatını izlemek üzere burada bulunuyor.
O anlaşmalar Cottarelli'nin hatırı için değil, kendi çıkarımız için, kendi irademizle imzalanıyor.
Kaldı ki IMF ile anlaşmalar esasta, içe kapalı, kendi halkını soyan ekonomik yapının aşılması ve çağdaş dünyanın bilimsel normları ile bağdaşmak noktasında "ilerici ve yapıcı" anlaşmalardır.
Üçüncüsü:
IMF'e düşman gözüyle bakmak, "sömürge kompleksi"dir.
IMF'in "ekonomik kriterlerine" karşı çıkmak, insanı, Kopenhag'ın siyasi ve hukuki kriterlerine karşı çıkmaya kadar götürür.
Koca koca yazarlar, "halkçı ve bağımsızlıkçı" görünmek adına mı yapıyorlar bu hataları, yoksa kafaları mı bu kadar basıyor?
Bir kenara yazın, unutmayın:
IMF, Türkiye'yi dünya standartlarına yaklaştırmaya çalışıyor.
Fakat Türk siyasetindeki "yaşlanma" da ilginç bir hadise...
Görüşlerine asla katılmasam da daima sevimli ve sempatik bulduğum Recai Kutan, önceki gün Polatlı'daki FP mitinginde, konuşurken, takma dişlerini düşürmüş...
Dinleyicilerin arasına düşen takma dişler, partililer tarafından bulunmuş, yıkandıktan sonra Recai Bey'e verilmiş, FP lideri de konuşmasına devam etmiş...
Yaş kemâle erince, ister istemez takma dişe geçiyorsun...
Politika takma dişli olmuş oluyor...
Bense, takır takır peksimet yiyen siyasetçilerimiz ne zaman olacak diye merak içindeyim, hepsi bu...
Takır takır peksimet!..
Kadınlarımız ve dayak
İzmir Hukuk Fakültesi öğrencileri, 8.600 kadın ile teke tek görüşerek "dayağı" yine ortaya çıkarmış:
Kadınların yüzde 54'ü bekârken, yüzde 40'ı evliyken dayak yiyor.
Özet: Evlenince dayak azalıyor.
Dayak yiyen kadınların, yüzde 60'ı tahsilsiz, yüzde 10'u yüksek okul mezunu...
Özet: Tahsilsiz kadın müthiş dayak yiyor. Ama her okumuş kadın da dayaktan kurtulamıyor.
Bekârken dayak, yüzde 26 babadan, yüzde 25 anneden, yüzde 4 akrabadan yeniyor.
Özet: Anneler de babalar kadar dayak atıyor.
Özet'in özeti: Dayak yiyen kadın, evlâdını da dayakla eğitiyor.
Kadın, yüzde 47 görücü usulü ile, yüzde 7, aile zoruyla evleniyor.
Özet: Bu usul, dayak ortamını pekiştiriyor.
Şehir kadınının bile yüzde 62'si, dayaktan sonra kocasını polise şikayet etmiyor.
Özet: Kadın çeşitli sebeplerle dayağa isyan etmiyor.
Evli kadınların yüzde 90'ı, sığınacağı kurum istiyor.
Özet: Kadınlar "korumasız" olduklarını düşünüyorlar.
Bütün bu araştırmanın özeti:
Kadınlarımız esaret altında yaşıyorlar!..
Benim çıkardığım sonuç:
Kadınları esaret altında yaşayan erkekler de esir yaşıyor.