Aslında büyük bir ateş yanıyor ama dumanı daha görülmedi...

Biz öyle bir milletiz ki, tıpkı orman yangınlarında olduğu gibi, ateş ortalığı sardıktan sonra aklımız başımıza gelir. İlla ortalık karışacak, olaylar çıkacak, birkaç insan ölecek, ki aklımız başımıza gelsin. Zira medeni protestoları artık anlamaz olduk. Bakın size bu Pazar bir memurumuzun kaleme aldığı veciz bir mektup yayınlıyorum. Hep beraber okuyalım...

"Sayın Vardar,
Türkiye her gün yeni olaylara gebe... Gündem o kadar dolu ki, memur sorunu insanları fazla ilgilendirmiyor. Memurun da sesi çıkmayınca ortalık süt liman gibi gözüküyor. Ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı için, yani bir kişi için anayasa değiştirilmeye çalışılıyor ama milyonlarca memurun insanca yaşamasını ve haklarını aramasını sağlayacak grevli, toplu sözleşmeli bir yasa gündeme bile gelmiyor.

Bu ülkede hemen her dönem kişi hakları kamu haklarının önünde yer aldı, kişiler mutlu olurken topluluklar kan ağlıyor, dayısı olan dayanıyor, gerisi perişan... Bir kamu kuruluşunun müdürü bir toplantıda, "Memur artık borsa takip ediyor, bu ise kafa yoruyor" diyor. Ne yapsın memur; geçinemiyor, kafası borsada, at yarışlarında, sayısal lotoda... Memur işini biliyor ya kendisine bir çıkış yolu arıyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri yıllardır memurdan kestikleri veya vermedikleri paralarla ülkeyi kalkındırmaya çalıştılar. Ülke bu yolla kalkındı mı?.. Durum ortada... Şimdi de enflasyonu düşürmek için hayali enflasyon hedefleri belirlenerek memura eskiden olduğu gibi çok düşük oranlarda zam yapıyorlar. Her defasında da enflasyonunn üzerinde zam yaptıklarını hatta refah payı bile verdiklerini dürüstçe söylüyorlar. Yıl sonu enflasyon net olarak belirleniyor, verilen zam enflasyonun çok altında, memur hakkını yine alamıyor. Hiç olmazsa ayırt etmeksizin her memura enflasyonu düşürmeye katkılarından ve sabırlarından dolayı birer plaket versinler.

Hükümetler yıllardır yeni istihdamları yine memur alımları ile gerçekleştiriyor. Kamu sektöründe çalışan memur sayısı iyice arttı. Pasta daha fazla bölünecek. Merak ediyorum, her yönden kilitlenmiş, yıllardır açlıkla mücadele eden, dervişten daha sabırlı, Türkiye'nin suç işlemeden tek yasaklısı memur, vefat ettiğinde ŞEHİT sayılabilir mi?.. Hiç olmazsa memurun tabutunun üstüne Türk Bayrağı örtelim. Artık bu yanlışlık sona ersin, memurun onuru iade edilsin. Memur kendi ülkesinde gurbet ellerde garip kalmış yabancı durumuna düşmesin. En büyük dileğim, memurun dertlerini köşenizde daha sık dile getirerek olaya sahip çıkmanız, bizleri bu duruma düşürenler inanın hiç utanmıyor. Zaman zaman ABD ve gelişmiş Avrupa ülkeleri; uluslararası ilişkilerde, ülkemiz için çifte standart uyguluyor diye küplere biniyoruz. Bir ülke yönetimi kendi insanına (İşte enflasyonun hep üzerinde zam yapıldığı iddia edilen sahipsiz, mağdur, sendikasız memur örneği) çifte standart uyguluyorsa adama demezler mi ki, "Sen önce kendi insanına çifte standart uygulamaktan vazgeç, sonra benden hesap sor..." Son olarak değerli Milletvekillerimize sesleniyorum; "ALMA MEMURUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE.."