Kolay olmamıştı çeyrek finali yakalamak. Yakalayınca da ister istemez ümitlenmiş, gerisi gelsin istemiştik. Portekiz ile 1996 yılından değil, çok daha öncelerden kalan bir hesabımız vardı. Hesap görmeye alıştırmıştı bizi ya Mustafa Denizli; Arena'ya da yine görülecek bir hesap için gittik.
Avrupa Şampiyonası'ndaki 4'üncü maçımızda Denizli, 4'üncü değişik takımı sahaya sürmüştü. Bu defa Belçika maçının iyileri Suat ve Abdullah, kulübeye çekilmişti. İki taraf da ürkerek, korkarak, birbirini tartarak oynuyordu. Biz daha çok kendi alanımızda kalıyor, Portekiz topla daha fazla oynuyor ve bize oranla biraz daha aktif gözüküyordu.
İlk yarım saat geride kalırken rakibin fazla pozisyon bulamayışı ve üstünlük kuramayışı ufak ufak bizi de ümitlendirmeye başlamıştı. Alpay'ın gördüğü lüzumsuz ve profesyonelliğe sığmayan kırmızı karta kadar.