|
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net
)
|
Diyalog Avrasya
Avrasya dediğimiz bölgede yer alan değişik ülkelerin entelektüelleri arasında bir diyalog başlatmak üzere ortak bir dergi çıkarma fikrini bundan bir-iki yıl kadar önce, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yöneticilerinden Erkan Tufan Aytav'dan dinlemiştim.
Fikir güzeldi gerçekten. Ama zordu. Azerbaycan'dan Türkiye'ye, Arnavutluk'tan Moğolistan'a; Yakutistan'dan Tacikistan'a kadar birçok ülkeden insanı bir dergi çıkarmak üzere bir araya getirmek, aynı konsept etrafında birleştirmek ve koordine etmek öylesine çetin bir işti ki, bu güzel proje kağıt üstünde kalmaya mahkum gibi gelmişti bana. Ama öyle olmadı. Derginin ilk sayısı geçtiğimiz günlerde "da" adıyla (Diyalog Avrasya) çıktı.
"da" Rusça'da "evet" demekti... Zaten her şeyin başı da o ilk olumlu yaklaşım değil miydi? Demek ki, diyaloga başlamak için ilk "evet" alınmıştı. Artık sıra, yazdıkça ve tartıştıkça yeni "evet"ler üretmeye; "hayır"ları "evet"lere dönüştürmek için daha çok tartışmaya kalıyordu...
Rusça ve Türkçe olmak üzere iki dilde yayınlanan ve 20 ülkede dağıtılan Diyalog Avrasya'nın yayın kuruluna ve yayın danışmanları listesine baktığımda, iki yıl önce çok zor olur dediğim o işin gerçekten de başarıldığını gördüm. Türkiye'den Şerif Mardin'den Kemal Karpat'a ve Mehmet Saray'a; Halit Refiğ'den İlber Ortaylı'ya; Ümit Meriç Yazan'a ve Büşra Ersanlı'ya kadar birçok önemli ismin yer aldığı künyede, Kırgızistan'dan Cengiz Aytmatov'un, Kazakistan'dan Sarhan Murtaza'nın, Azerbaycan'dan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Bahtiyar Vahapzade'nin, Rusya Federasyonu'ndan Moskova Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Rıbakov'un, Müdür Yardımcısı Vasılıyev'in, Moskova Devlet Üniversitesi Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü Müdürü Meyer'in ve daha birçok tanınmış aydının adını görmek mümkündü.
***
Geçtiğimiz Salı günü Türkiye'den bir grup, Diyalog Avrasya'nın ilk sayısının tanıtımı amacıyla verilen resepsiyona katılmak üzere Bakü'ye gittik. Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'in de katıldığı resepsiyon, derginin iki temel ayağını oluşturan Türkiye ve Azerbaycan kadrolarını buluşturması bakımından özellikle önemliydi. Davetten sonra yapılan küçük toplantıda birinci sayının değerlendirmesi yapıldı. Toplantıya katılanlar "Avrasya" ve "diyalog" kavramlarını bir kez daha irdeleyip başlangıçta koydukları hedefi bir kez daha netleştirdiler: Bu dergi, ünlü stratejist Brezinski'nin "Büyük satranç tahtası" olarak isimlendirdiği; "Bu coğrafyaya hakim olan geleceğin dünyasına hakim olacak" dediği geniş bir coğrafyada farklı kültürleri, dilleri, renkleri, lezzetleri gerçeğe uygun biçimde yansıtmak, sıradan insanların da aydınların da edebi, iktisadi, siyasi ve sosyal sorunlara bakışlarını aktarmak, kısaca değişen dünyanın önemli bir yöresinde özellikle aydınlar arasında bir diyalog platformu oluşturmak amacını taşıyordu.
Hiç kuşkusuz, burada sözü edilen Avrasya kavramı, 1930'larda ortaya çıkan Avrasyacı hareketten farklıydı. "Batılılaştırıcılar"a karşı bir tepki olarak gelişen, içe dönük, ırk ya da din temelli bir hareket değil; dışa açık, ayırıcı değil kucaklayıcı; dil ya da din ortaklığına değil; aynı coğrafyada birlikte yaşama ortak paydasına dayanan bir çizgi söz konusuydu. Dergiyi çıkaranlar "neden Rusça ve Türkçe" sorusunu ise şöyle cevaplıyorlardı: "Bu bölgede hayli büyük bir nüfus yoğunluğuna ve daha önemlisi kültür etkisine sahip en büyük grup Slavlar ve sonra da Türkler... Bu Ortadoks-Müslüman etkileşimi diğer dinler ve etnik kültürlerle de özgün ilişkiler yaşamış. İşte bu iki büyük grubun dilleri bu derginin de dili olarak seçildi." Diyalog Avrasya henüz yeni doğmuş bir dergi. Ve yeni doğan her dergi gibi bazı oturmamışlıklar taşıyor. Ama eminim ki her sayısıyla birlikte biraz daha olgunlaşacak, içeriği ve hedef kitlesi daha da netlik kazanacak. Benim gönlümde yatan, Diyalog Avrasya'nın, Avrasya'nın NPO'su olması...
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|