kapat

15.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


21. Yüzyıl'da gençlik, teknolojik gelişme ve kültür birikimi (2)

Taş Devri'nin bu döneminden başka dönemine geçişin binlerce yıl sürdüğünü düşününce, icatların saniyelere sığdığı böyle bir devrin, gençleri heyecanlandırmaması imkansız.

Paleolitik Devir'den Mesolitik Devir'e geçiş 20 bin yıl, ondan Neolitik Devre geçiş de 20 bin yıl sürmüştü. Ve bu 40 bin yıl içinde kayda değer en büyük değişimler bile zor fark edilebilirdi.

Çünkü insanoğlu 40 bin yıl sonra bile, ancak Taş Devri'nin başka bir aşamasına ulaşabilmiş oluyordu.

Normal insan ömürlerinde bu değişimi kavramak imkansızdı. Bu yüzden dünya yerli yerinde duruyor, hiçbir şey değişmiyormuş gibi görünüyordu.

Ama bugün, akla durgunluk veren ve gündelik yaşamımızda hemen yerini alan teknolojik icatlar saniyelerle ölçülür hale geldi.

Cep telefonları, uydu yayınları, internet gibi buluşlar bizi şaşırtmıyor, bu yeniliklere ömrümüz boyunca kullanmışız gibi alışıveriyoruz.

Bu yüzden günümüz entelektüel dünyası ve gençler, gelecek heyecanıyla dolup taşıyorlar.

Stefan Zweig'ın nesli gibi, bizde kendimizi daha önceki insan kuşaklarından farklı ve çok özel konumda hissediyoruz. Neredeyse kendi tarihimizi başlatıyoruz. Yeni tarih bizimle başlıyor.

Çünkü biz insanoğlunun Ay'a ayak basmasını, televizyonla iletişim kurmasını, mobil telefonlarla konuşmasını, interneti, uyduları görmüş olan şanslı bir dönemin insanlarıyız.

Eski Yunanlılar'ın Olympos'ta oturan tanrıların maceralarını konuştukları gibi, biz de bilgi çağının ve iletişim sektörünün yeni zenginleriyle kendi mitolojimizi yaratıyoruz. Siber-mitoloji diyebiliriz belki de buna.

İletişim olanaklarını kullanarak global şeffaflığa varmayı amaçlıyoruz.

***

Bunların tümünü ben de büyük bir heyecanla kabul ediyorum, benimsiyorum, alkışlıyorum.

Ama merak ettiğim bir şey var: Geçmişin kültür birikimi bu yeni dünyaya nasıl taşınacak?

İnsan toplumlarının binlerce yıl içinde geliştirdiği bilim, sanat ve kültür değerleri hangi medya aracılığıyla genç kuşaklara aktarılacak?

Bu sorunun benim yaşımda ya da daha yaşlı kişiler tarafından sorulmasını normal karşılamak gerek. Çünkü biz, çocukluk ve gençlik dönemimizde gündelik yaşamımızın dışına çıkabilmek için sadece kitaplardan yararlandık. Başka olanağımız yoktu.

Okuduğumuz kitap sayfaları bizi Don Kişot'un atı Rozinante gibi başka dünyalara götürdü. İletişimin bu kadar gelişmediği o dönemde biz farklı kültürleri ve insanları ancak romancılar, ressamlar, şairler aracılığıyla tanıyabildik.

Ben Ankara'daki evimde Amerika'yı görmeden, bilmeden William Faulkner, Walt Whitman, Ernest Hemingway, John Dos Passos gibi romancılardan ve şairlerden öğrendim. Sanat, dünyayı birbirine yaklaştıran büyülü bir dildi.

Platon'un Devlet kitabını okumadan, Mevlana'nın dizelerini mırıldanmadan Dante, Shakespeare, Moliere, Stendhal okulundan geçmeden yaşayacağımız bir dünya, daha sığ, daha basmakalıp olurdu.

Bugün gençliğin bunlarla uğraşmak için vakti yok.

Çocukluk yılları televizyon karşısında geçiyor. Annelerin anlattığı ve anlatırken herkesin kendisine göre yeniden yarattığı masal geleneğinin yerini bile kasetler aldı. Bilgisayar ekranı, oyunlar ve internet olanaklarıyla karşı konulmaz bir çekim merkezi.

İtiraf edeyim ki ben de saatlerimi bilgisayar ekranı karşısında geçirir oldum.

(Devam edecek)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır