Kim gelmiş?
Ağca mı gelmiş?
Hiç mühim değil.
Karanlık bir dönemi, bize tane tane ve açık açık anlatmayacak olduktan sonra, ha İtalya'da kalmış, ha Türkiye'ye gelmiş, fark etmiyor.
Zaten de İpekçi Davası'yla ilgili tek soru bile sorulmayacak o'na... Dosya kapandı.
9 küsur yıl yatıp çıkacak.
O da eğer yatarsa.
*
Bu bakımdan, Ağca'nın gelişi, gündemi fuzuli işgal'den başka hiçbir anlam taşımıyor.
Gasp suçundan yargılanacakmış.
Ne yapayım?
İpekçi Cinayeti'nin esrar perdesi orada öyle durduğu sürece, hangi gasp bizi ilgilendirebilir... Belki ortada şikayetçi bile kalmamıştır... Çünkü aradan 21 yıl geçti.
*
Kim gelmiş?
Ağca mı?
Hiç mühim değil...
Bize cinayetin ayrıntılarını, esrarengiz ilişki ağlarını ve de onların uzantılarını anlatmayacağına göre, zaten de kimse ona sormayacağına göre, şimdi cezaevinde başımıza yeni bir külfet'ten başka bize ne getirebilir Ağca.
Keşke İtalya'da kalsaydı.
Hiç değilse sinirimizi oynatmazdı.
*
Ayrıca... Can güvenliği için şimdi dünyanın zahmetine ve masrafına da katlanacağız... Evet evet, ona göz bebeğimiz gibi bakacağız.
Halbuki can güvenliği garantide Ağca'nın...
Çünkü Türkiye'de o'nun siyasi hasmı kalmamış, kan davası güden eski çeteler dağılmış, esasen devir kapanmış, jenerasyon değişmiş.
Cezaevinde konforlu bir hayat bekliyor onu.
Kaç yıl?
10 yıl mı dediniz?
Vallahi belli olmaz.
- Burası Türkiye.
Bir kitap yazar, hatıralarını yayınlar, zengin olur... Gazetelerde bir köşe kapar, itibar kazanır.
Çıkar çıkmaz, televizyon ekranlarının da biliniz ki paylaşılmaz yıldızıdır.
Dedik ya, burası Türkiye... Ayıptır söylemesi, bir veya iki dönem sonra Meclis'te bile görebiliriz Ağca'yı.
Kürsüde ant içerken.