İkisi de gidebilir
Yüce Divan oylamaları haftaya perşembe günü yapılacak. Çiller en son oylanacak. Konuşulan şu: "Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Yaşar Topçu Yüce Divan'a gönderilecek. Yılmaz'ın aklanan dosyaları için önerge verilecek ve onlar için de oylama yapılacak."
Meclis Soruşturma Komisyonları Yılmaz'dan sonra Çiller'i de Yüce Divan'a gönderme kararı aldı. Şimdi top Meclis'te. Milletvekilleri iki lideri de Yüce Divan'a gönderebilir, birini sakınabilir ya da ikisini de aklayabilir.
Kişisel kanaatim, Yüce Divan için gerekli olan 276 oyun her iki lider için de bulunamayacağı yönünde.
Nedeni basit; Yılmaz da Çiller de gizlice anlaşmaya ve birbirlerini aklamaya çalışıyor. ANAP ve DYP'li milletvekillerinin birbirleri aleyhine oy kullanmamaları halinde 276'nın bulunması çok zorlaşıyor.
Burada Fazilet Partisi anahtar konumuna geliyor. Eğer Fazilet iki lider için de blok olarak "evet" oyu kullanırsa iki liderin de işi çok zor. Bir zorluk da, oylamanın yapılacağı gün milletvekillerinin aşağı yukarı tam kadro Meclis'te olması gereğinden kaynaklanıyor. Bunu sağlamak da pek kolay değil, partilerin grup kararı almaları ve tek tek üyeler üzerinde baskı kurması lazım.
Şimdi gelelim siyaset kulislerini sarsacak senaryo hazırlıklarına.
Oylama Perşembe günü
Aldığım bilgilere göre Meclis Başkanlığı dün oylamalar için takvim hazırladı. Buna göre hem iki lider hem de bazı bakanlar için önümüzdeki perşembe günü oylama yapılacak. Oylamalar aynı gün bitirilecek.
Burada çok ilginç bir şey var. Tansu Çiller hakkındaki oylama en sona bırakılmış. Bu durumda Çiller büyük sıkıntıya girecek. Çünkü son oylanacak lider olacağı için milletvekillerini kontrol etmek güç. DYP'nin bile fire vermesi sürpriz olmayabilir.
Önerge verilecek
Sürpriz gelişmelerden biri de Yılmaz için sadece komisyonlardan geçen iki dosya için değil başkalarından da oylama yapılabileceği haberi. Aldığım bilgiye göre bazı MHP'liler, komisyonda aklanan bazı dosyalar hakkında oylama günü önerge verecekler. Meclis tüzüğüne göre komisyon kararı ile ilgili önerge verilirse, karar Meclis Genel Kurulu'nda oylanabiliyor. Yılmaz'ın Türkbank'la ilgili dosyası için önerge verileceğine bazı çevreler "kesin" gözüyle bakıyor.
Sonuç ne olur?
Bu senaryoların geçerli olması halinde Yılmaz da Çiller de Yüce Divan'a giderler. Orada aklanabilirler. Ama bu da fazla bir şey değiştirmez, çünkü lideri Yüce Divan'a giden bir partinin aynı yapıyı koruması çok zor, liderlerin geri dönebilmesi ondan da zor.
Bunu iyi bilen iki liderin gizliden gizliye "anlaşma" zemini aradıkları belirtiliyor. Ancak Çiller'in "en son oylanacak olmasını" tedirginlikle karşıladığı, çünkü sona kalması halinde Yılmaz'a güvenemeyeceği bildiriliyor.
TOFAŞ konusunda Rahmi Koç'u kimse ikna edememiş
TOFAŞ Basketbol kulübünün faaliyetine son vermesi basketbol çevrelerinde şok etkisi yaparken kararın alınmasında bizzat Rahmi Koç'un ağırlığını koyduğunu öğrendim.
Koç Grubu'nun üst düzey yetkililerinden biri "Rahmi Bey aslında bu kararı geçen yıl almıştı, ama her nasılsa bu uygulamaya konmadı, bu yıl ise Rahmi Bey öyle bastırdı ki, kimse aksini savunmaya cesaret edemedi" dedi.
Rahmi Koç geçen sezon başında basketbol takımının TOFAŞ'a büyük maddi külfet getirdiğini söyleyerek "Bu faaliyete son vermemiz gerek" demiş. Ancak başta Mustafa Koç olmak üzere takımı destekleyenler oyuncularla Rahmi Koç'u bir yemekte biraraya getirmişler. Duygusal ortamda geçen yemekten sonra Rahmi Koç TOFAŞ'ın basketbola destek vermesine tekrar izin vermiş.
Bu sezonun başında konuyu tekrar gündeme getiren Rahmi Koç "Artık tamam" demiş. Koç, basketbolcularla bir yemek yenmesi önerisine ise "Geçen yıl aynısını yaptınız, bu yıl olmaz, duygusallığımdan yararlanıyorsunuz" diyerek yemeğe katılmamış. Sonuçta takımın faaliyetine son verilmiş.
Yeşil sermaye atakta
TOFAŞ'ın basketbola verdiği desteği kesmesi, kamuoyunda "yeşil sermaye" olarak bilinen grupları iştahlandıracağı ileri sürülüyor.
Halka sempatik görünmek için özellikle spora ağırlık veren Ülker, Kombassan, Yimpaş gibi kuruluşlara aynı nitelikteki başka sermaye gruplarının da katılacağı belirtiliyor.
Eyvah Ağca da konuşacak
Abdi İpekçi'nin katil sanığı, Papa suikastçısı Mehmet Ali Ağca beklenmedik anda Türkiye'ye döndü. Ağca normal olarak İpekçi cinayeti nedeniyle hakkında verilmiş olan hüküm gereği mahkümiyetini çekmek üzere cezaevine konacak.
Ama, görüldüğü kadarıyla kimse Ağca'nın hapis yatmasıyla ilgilenmiyor. Zaten af çıkarsa o da hapisten kurtulacak ve "Türkiye'nin gurur duyduğu' bir kişi olarak aramıza katılacak.
Ağca asıl heyecanı "yapması beklenen açıklamalar" nedeniyle yaşatıyor. Pek çok kişi merakla Ağca'nın itiraflarını bekliyor. Ağca konuşacak, İpekçi cinayetini kimlerin desteği ile işlediğini, Papa suikastinin ardında kimlerin olduğunu söyleyecek. Bunlar bana hayâl gibi geliyor. Kehanet gibi olmasın ama, çok gizli sorgulamalar yine esrarengiz biçimde basına sızdırılacak, inanılmaz iddialar kaumoyunda şok yaratacak, gazete manşetleri ve TV haberleri bu itirafların kafa karıştırıcı yorumlarıyla dolacak. Sonra, "yetkililerden!" biri çıkıp "pardon" diyecek. Benim korkum bu.
Çünkü son yıllarda bunu hep yaşıyoruz.
Haydi milliler
Bugün kader maçımız var. Eğer İsveç'i yenersek final gruplarına yükselme şansını yakalayacağız. Ben iki maçı da kazanıp finallere yükseleceğimize yürekten inanıyorum. İtalya maçının şokunu da, öfkesini de üzerimizden atmış olmalıyız. Önümüzde iki maç var, sadece bu iki maçı kazanmaya kilitlemeliyiz kendimizi. Mustafa Denizli hata yapmış yapmamış, bunları şimdilik bir kenara bırakmalı ve maçları kazanmalıyız. Sonra hesaplaşırız nasıl olsa. Bu arada seyirciye de büyük görev düşüyor. Bu bir turnuva. Herşey birer kere oynanacak maçlara bağlı. Maç boyunca Milli Takım'ımızı desteklemekten başka şey düşünmemeli ve asla moral bozmamalıyız.