İpler elinde

Futbol topunu ilk gördüğüm andan beri seyrettiğim en tempolu şampiyona. "Bizim zamanımızda futbol şöyleydi, böyleydi" edebiyatı artık çok gereksiz. Futbol hızlanıyor, gençleşiyor, güzelleşiyor. İnsanlar ise yaşlanıyor. İtalya maçından almamız gereken çok ders var. Mustafa Denizli'nin oyuncu seçimindeki yanlışları ve hakemin verdiği ters kararlar tabii ki neticeyi etkiledi. Ama kaybetmemize sebep başka etkenler de var. Yavaş oyunumuz, gereksiz driplinglerimiz ve orta sahamızın zayıf kalması gibi.

Futbolu özgür oynamalısın
İşin entresan yanı, defansımız çok iyi oynamış ama kalemizde birçok pozisyon var. Demek ki hata oyun kurgumuzda, futbol anlayışımızda. Artık teknik, taktik çalışmalar bile demode. "Sağdaki, topu orta sahaya verecek; forvetler çapraz koşacak; gol olacak" beklentisi eski bir hikaye. Futbolda artık tek taktik var. Top arkadaşındayken onun pas alanına girmek. Yardımcı olmak, alternatif yaratmak. Futbolu taktiksiz, kalıpsız ve özgür oynamak.

Sayın Mustafa Denizli'nin kadrosu geniş. Elinde her türlü futbolcu mevcut. Çabuk oynayanı da var, 'misket havası oynayanı da... Teknik oyuncular da var, mücadeleciler de. Futbolu daha çabuk oynayan Hakan Ünsal, Abdullah'ın yerine düşünülebilir. Orta sahada Tugay'ın oyunu sahanın her yanına yönlendirme yeteneğini kullanabiliriz. Mustafa İzzet bana göre şu anda dünyanın en süratli ligi olan İngiliz Ligi'nde tutunmayı başarabilmiş bir futbolcu. Ona tutunacak bir dal verebiliriz. Neden Osman'ın hırsından faydalanmayalım. Peki ya Arif'in çabukluğu; her pozisyona uyabilme yeteneği, Suat'ın kademe anlayışı, Ergün'ün soğukkanlılığı, Oktay'ın fırsatçılığı...

Bütün bu avantajlardan hiçbirini kullanmayacak mıyız? Sayın Denizli ya şampiyonanın gereklerini gözardı etmeyip, "Belki de yanlış yaptım" diyerek tempolu oynayan bir takım çıkaracak ya da kendini haklı çıkarma çabasına girip aynı oyuncular ve sistemde ısrar edecek.

İpler senin elinde Denizli. İster ip atla, ister boynuna geçir.