kapat

15.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Çevre ve strateji

ÇEVRE Haftası dolayısıyla İstanbul'u merkez alan etkinlikler düzenlendi. Hepsinde tabii ki çok doğru ve haklı olan, ancak gerekleri bir türlü yerine getirilemeyen sloganlar yinelendi. Çevrecilik elbette ki bir ilke ve ülkü işi. Ama çağımızda stratejiler ve "çevreyi koruyanla kirleten arasında bazen dayatmaların, zorlamaların temeli"ne de otursa konsensüsler çok önemli. Gerçekçi bir çevreci olan Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi Teknik Koordinatörü Sayın Gül Göktepe, çevre kirliliğinin yoğun olduğu noktalarda yatırımları yönlendirecek önlemler alınmadıkça köklü çözümlere de ulaşılamayacağını vurguluyor. Bunun tercümesi şu: Hem hükümetlerle yerel yönetimler hem de ekonominin lokomotifi konumundaki özel sektör "çevre koruması" olgusuna sıcak bakmaya ikna edilmezse, hedef uzaklarda kalır.

BUGÜN dünyada, bu konuda en etkili "sosyo-politik baskı grubu"nu Yeşiller oluşturuyor. 1970'lerde "Gökkuşağını batıramazsınız" sloganıyla kurulan Yeşiller, bir çok batılı ülkede ya hükümet ortağı, ya da parlamentolarda ağırlıklı şekilde söz sahibi. Yeşiller'in girişimleri sonucunda Antartika, uluslar arası koruma altına alındı. Okyanuslarda akıntı ağıyla avlanmak yasaklandı. Ozon tabakasını delen maddelerin kullanımında uluslar arası indirime gidildi. Denizlerde toksik-radyoaktif atık boşaltımına ve endüstrileşmiş ülkelerden diğer ülkelere toksik atık ticaretine kesin yasak getirildi. Yeşillerin baskısıyla McDonalds artık hamburger kutularını ozon deliğine zarar vermeyen bir maddeden yapıyor. UPS, tüm ambalajlarından geri dönüşümlü maddeler kullanıyor.

Yeşiller bu evrensel zaferlere sloganlar atarak değil hükümetlerin, parlamentoların ve sermaye gruplarının içerisinde güçlü lobiler oluşturarak ulaşıyor. Greenpeace İstanbul Ofisi'nden Melda Keskin'in vurguladığı gibi "Türkiye çevreci ve barışçı gösterilerinden dolayı yargılayan bir ülke" olmamalı; "çevreyi savunanlarla beraber çözüm arayan bir ülke" olmalı. Böyle bir uzlaşma ise ancak, çevrecilerin "slogancı ve duygusal" değil, "evrensel gelişmeler paralelinde akıllı, geniş stratejiler" üretimiyle sağlanır.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır