


Ankara'da iki deprem
Ankara'yı dün önce deprem salladı... Sonra da partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşma ile Devlet Bahçeli...
Dr. Bahçeli'nin "depremi andıran" sözlerinden birkaçı:
* Partimize yönelik açıklamalarda bulunanların seviyesine inmeyeceğiz.
* Seviyesiz ve ilkesiz üslup ve yaklaşımların cirit attığı bir siyasi yapı varlığını korumaktadır.
* Partimize yönelik tehditler savurmaya yeltenilmesi üzerinde de durmak istiyorum.
* Bazı parti yöneticilerinin ağzından çıkanı kulağı duymayacak kadar kendilerini kaybettiği görülmektedir.
* Öfke ve telaşın bu boyutlara ulaşmasını anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bahçeli'nin sözleri yenir yutulur cinsten değil.
Ve bu sözlerin hedefi-muhatabı muhalefet de değil.
***
Bahçeli'nin konuşmasından sonra Meclis'te bir kaynama başlayıverdi.
Herkes birbirine soruyordu?
İşte sorulardan birkaçı:
* Hükümet bozulur mu?
* ANAP'tan bir tepki var mı?
* MHP'nin hesabı-senaryosu nedir?
* MHP sağ gösterip sol mu vurmak istiyor... Mesut Bey'i yüce divana gönderecekmiş gibi yapıp... Onu Meclis'te aklamayı ve Tansu Hanım'ı yüce divana göndermeyi mi planlıyor?
* Yoksa MHP bir taşla iki kuş vurmayı mı düşünüyor?.. Hem Yılmaz'ı ve hem de Çiller'i yüce divana göndermeyi...
* Fazilet kapanırsa gündeme "ara seçim" gelecek... Acaba MHP'nin niyeti, ara seçimi "erken genel seçime" çevirmek mi?.. Ve hedefi, seçimde rakiplerini "yaralı yakalamak" mı?
Sorular... Senaryolar o kadar çok ki...
***
Dün öğleden sonra ise TBMM bahçesinde, kulislerde, odalarda "MHP'liler ile ANAP'lılar arasında" yoğun bir trafik gözledik.
İkili görüşmelerde "yangının daha da büyümemesi... Kontrol altına alınması" konuşuluyordu.
En çok kullanılan "iki cümle" ise...
Şunlardı:
* Aman hükümete bir şey olmasın.
* Aman uyum... Aman istikrar bozulmasın.
Bu "ikili görüşmelerde" bir şey dikkatimizi çekti.
ANAP'lıların "alttan" alışları...
***
Genelde, hükümetleri "muhalefet sarsar."
"Kamuoyu baskısı... Sivil toplum tepkisi" hırpalar.
Bu hükümette ise "durum" farklı.
Muhalefet "alternatif olamıyor."
İktidarı, silkeleyemiyor.
Kamuoyu ise, başka alternatif göremediği için, hükümete avansını sürdürüyor.
Öyle olunca da...
Hükümet "kendi içinde" sorun çıkartıyor.
Kendi, kendini yaralıyor.
***
Burada dikkat çeken "bir husus daha" var.
ANAP'ın sanki kendisini "hükümette mutlaka yer almak zorunda hissediyor görüntüsü vermesi."
Öyle ya...
Daha geçenlerde Başbakan Ecevit "Lider olan, liderliğin gereğini yapar" diye ağır bir söz etti...
ANAP "sineye çekti."
Şimdi başta Dr. Bahçeli olmak üzere MHP sözcüleri "zehir-zemberek" konuşuyorlar.
ANAP "yutuyor."
Öyle sanıyoruz ki ANAP'ın "özeleştiriye... Siyaset üretmeye" ihtiyacı var.
***
Dr. Bahçeli dün grupta bir söz daha söyledi ki, altına imzamızı atarız:
- Bu müessesenin (Meclis Soruşturması) siyasi çekişmelerin silah olarak kullanılmasından vazgeçilmelidir.
Bahçeli, doğru söylüyor.
Ama söylemesi yetmez.
Yapılması gereken "yeni düzenlemenin... Anayasa değişikliğinin" Meclis'in önüne getirilmesidir.