Birkaç gündür bazı gazetelerin, sorgusuz sualsiz hemen manşetlerine taşıdığı, TV kanallarının topluma yansıttığı Ahmet Behbahani isimli İranlı'nın Türkiye'ye sığınması ve yaptığını öne sürdüğü açıklamalara yönelik, bu aşamada çok ciddi kuşkularımız var..
Acaba olay bir tezgah mı? Ve nedir bu kuşkularımız?
1. Böylesine önemli bir adam Yozgat'ta ve içinde onlarca kişi bulunan mülteciler kampına mı konur?
2. Sorgulanması bitmemiş böyle bir adamın yanına, Amerikalı bir TV muhabiri, ki bu zat eski bir CIA ajanı imiş, elini kolunu sallaya sallaya serbestçe girip ropörtaj yapabilir mi?
3. CIA veya bizim MİT, şimdiye kadar kendilerine sığınan veya yakaladıkları yabancı ülke veya yerli bir ajanı, TV kemaralarının önüne çıkartıp ropörtaj yaptırdılar mı?
4. Paris'te yaşayan İran eski lideri Beni Sadr ne kadar güvenilir bir kaynaktır?
5. Lockerbie davasının İskoç hakimleri, yargılanan iki Libyalı ile ilgili delilleri yetersiz bulmaya başladıkları bir sırada, Behbahani'nin birden bire ortaya çıkıp olayı İran'a yıkması biraz garip değil mi?
6. İstihbarat örgütleri, ana felsefeleri kuşku üzerine kurulduğundan, önlerine çıkan herkesin söylediklerine, hele hele CIA gibi bir gizli örgüt, bu kadar kolay mı inanır?
7. Bu olay, Türkiye ile İran'ın ilişkilerini etkileyebileceğine göre, MİT'in, adamın söylediklerinden kuşku duyması ve 7 Mart gününden bu yana geçen sürede bu adamın söylediklerinin doğruluk derecesini saptayamaması mümkün mü?
8. Ahmed Behbahani isimli bu önemli İranlı, yanına gelen herkese, ben şunu yaptım, şunu da yaptım, hatta bunu da ben öldürdüm, diye konuşur mu?
Bu soruları çok daha fazla artırabilirsiniz..
Ve bu sorular, bizi ister istemez, "Bu işte bir tezgah mı var? Varsa niye? Bundan kim, ne yarar sağlar?" gibi sorulara götürüyor..
Bu sorulara ve de başkalarına, önümüzdeki günlerde cevap aramaya çalışacağız.. Bulabilirsek de sizlerle paylaşacağız..
Sonra, Ahmed Behbahani isimli bir zatın kaçışı da bir tuhaf.. Tahran'ın en sıkı korunan hapishanesinden elini kolunu sallayarak kaçıyor.. Ardından eşi ve 5 çocuğu ile buluşuyor ve kalkıp Türkiye'ye geliyor..
Bu adam gerçekten bu cinayetlerin en önemli ve kilit isimlerinden biri ise, o zaman zaten bizim MİT'in bilgisayarlarında, adı ve tüm özellikleri de vardı.. Onun için de, daha sınırdan geçer geçmez, MİT onu kapıp kendi özel evlerinden birine götürüp sorgulardı.. Öyle Yozgat'taki Mülteciler Kampı'nda filan sorgu yapmazdı..
Neresinden baksanız acayip bir iş gibi görünüyor bu.
Kendisine sığınan bir başka ülke ajanını hızla deşifre ederek, CIA'nın bir ilk'e daha imza atışını hayretle izliyoruz.. Hatta sadece biz değil, inanıyoruz ki, dünyadaki tüm gizli örgütler merakla ve hayretle izliyorlar bu gelişmeleri..
Neredeyse John Grisham'ın romanlarından birini okur gibi hissediyor insan kendini.. Ahmed Behbahani şarkısı burada bitecek gibi görünmüyor.. Devam edeceğiz...