kapat

07.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Hükümet bozulmaz, Yılmaz artık beklemeden hükümete girmeli

Bazı çevrelerde "hükümet bozulacak mı?" telaşı yaşanıyor. MHP'nin Yılmaz'la ilgili bir soruşturma dosyasında "aykırı" oy kullanması bu telaşın kaynağı.

Ancak kimsenin kuşkusu olmamalı, çünkü bu hükümetin bozulması çok çok zor. Öncelikle koalisyonu oluşturan hiçbir parti bir hükümet krizinin doğmasını istemiyor. Hiçbir parti şu anda iktidardan uzak durmaya hazır değil.

Tabii burada akla "MHP niçin aykırı oy kullandı?" sorusu geliyor.

Komisyonda farklı karar çıkması önem taşımaz, bunun asıl oylaması Meclis'te, o zaman bakmak lazım. Ayrıca herkes biliyor ki Meclis soruşturmaları son birkaç yıldır iyice sulandırıldı. Kimse gerçeğin peşinde değil, sadece siyasi rakiplerini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu nedenle akla kara birbirine karışıyor.

Basında okuyoruz, ünlü köşe yazarları ortaya belgeler koyarak yazıyor, Mesut Yılmaz'ın hakkında açılan soruşturmalarla uzaktan yakından ilgisi yok.

Yolsuzluklarla, haksızlıklarla, hırsızlıklarla mücadele etmekle ünlenen yazarlar bile "SEKA arazisinin otomobil fabrikası için tahsis edilmesinde" hiçbir suç unsuru olmadığını hatta "bu arazinin verilmemesinin ülkeye ihanet olacağını" söylüyorlar. Yılmaz'ın sadece Türkbank ihalesinde ihmali bulunabileceği ima ediliyor ama bu kadarının da önemi olmadığı belirtiliyor.

Bu açıdan bakınca MHP'nin "aykırı" oyunun pratikte sonuç alması mümkün değil. Aslına bakarsanız MHP bugüne kadar hep bunu yaptı. Sanki sorun çıkarıyormuş gibi davrandı. Bu sırada partiye oy verenlere "bakın boş oturmuyoruz" mesajı iletildi. Ardından "istikrarı korumak" adına uyumlu davranış pozisyonuna geçildi. Şimdi yine aynısı olacak kuşkusuz. Meclis Genel Kurulu toplandığında MHP istikrar adına oy kullanacaktır.

O halde, zaman kaybederek mevcut istikrarın bozulmasına neden olmamalı.

Yılmaz zaman kaybetmeden hükümetteki yerini almalıdır. Böylelikle siyasi amaçlı Yüce Divan oyunlarına da son verilmiş olur.

Ne kadar çok insan öldü...
Moskova'da Nazım Hikmet'in mezarı başında pek çok işadamını, sanatçıyı ve en önemlisi devlet temsilcilerini görünce insanın içi cız ediyor ister istemez.

Bizim öğrencilik yıllarımız hiç hoş geçmedi. Hani ölümün nereden geleceğini tahmin etmek bile zordu desem yeridir. Bırakın kendi okulumuza gitmeyi, herhangi bir yüksek okulun önünden geçerken bile yüreğimiz çarpardı. Nazım Hikmet o dönemlerin sembol isimlerindendi. Eğer soldaysanız Nazım Hikmet'i sevmemek, şiirlerinden birkaç tanesini su gibi ezbere bilmemek olmazdı. Eleştiriye uğrardınız.

Sağdaysanız Nazım adını duyduğunuzda tüylerinizin diken diken olması gerekiyordu. Öylesine bir düşmanlık yani.

Ve insanlar ölüyordu. Gencecik bedenler sokak ortalarında cansız yatarken, yüzlerce binlerce umut da yok olup gidiyordu. Şimdi işe bakın, o gün Nazım Hikmet'ten şiir okudu diye adam döven, hatta öldürenler bugün onun mezarı başındalar ve belki onlar sayesinde mezarın Türkiye'ye de taşınması mümkün olacak. Ne günlerden ne günlere geldik edebiyatı yapmak istemiyorum, ama ölen onca insanı düşününce öfkelenmeden de edemiyorum.

İşte size yolsuzluk
Bolu Tüneli depremde büyük zarar görmüştü. Tünelin 10 metrelik bölümü çökmüş, yolun yapımı durmuştu.

Şimdi yapılan çalışmaların sonunda 10 metrelik çöküntünün 350 metreye ulaştığı ortaya çıkarıldı. Bu durumda tünelin kullanılması teknik olarak mümkün değil.

Zaten ilgiler de tünelin kullanılamayacağını, by-pass edilerek aynı bir tünel yapılacağını açıkladılar. Bunun maliyeti de 100 milyon doların üzerinde.

Bu olay belgeli bir yolsuzluktur. Bolu Dağı'nın deprem kuşağında ve riskli bölge olduğu biliniyor. Deprem kuşağında inşaat yapılamaz diye bir kural yok, sadece inşaatların depreme göre yapılması gerek.

Çok belli ki Bolu Tüneli yapılırken deprem riski kurallarına uyulmamış. Şimdi tüneli yapan ortada, sonuç ortada.

Kısacası yolsuzluk ortada.

Bakalım bu kadar açık görünen yolsuzluğun yakasına yapışılacak mı?

Işık hızının geçilmesi kavramları altüst edecek
Bilimdamlarının "ışıkhızından da hızlıyı" keşfetmeleri çok heyecan verici bir gelişme. Düşünsenize, bir anda, bugüne kadar bildiğimiz herşey altüst olacak. Fizik kavramları ve teorileri değişecek, boyut atlamış gibi olacağız. Öteden beri aklımı karıştıran bir şey var, hatta bunu geçtiğimiz yıllarda yazmaya da çalışmıştım; biz gerekten maddi olarak yaşıyor muyuz, yoksa herşeyin seyircisi miyiz? İşte ışık hızı konusunda yepyeni bir keşif ortaya atılınca, bu görüşüm biraz daha mantık kazandı bana göre. Yeni keşfe göre ışık hızı 300 kat geçilebiliyor. Bu durumda bir olay aynı zamanda başlamadan bitmiş de olabiliyor. Ya da bir şey aynı anda iki ayrı yerde bulunabiliyor. Bunu maddi olarak anlatmak çok zor. İnsanın aklı almıyor değil mi? Zaten bana göre püf noktası burada işte. Neleri algılayabildiğimiz önemli. Birşeyin başlamadan bitmesini beynimizin şu anda algılaması mümkün değil. Ama insan beyni gelişiyor. 100 yıl- 500 yıl önce yaşayan insanlar bugün bizim algılayabildiğimiz pekçok şeyi algılayamıyordu. Biz de bundan yüzlerce yıl sonrasını algılayamıyoruz.

İnsanoğlu adım adım gerçeğe ulaşmak yolunda gidiyor. Teknolojinin ulaştığı zirve nedeniyle bu gelişme giderek hızlanıyor. Yarınlar çok farklı olacak.

Allah razı olsun, eskiden Çankaya Köşkü'nün mutfak masrafını milletin sırtına yük olmadan kayınbirader hallediyordu. Şimdi Sezer'in yediği içtiği vergilerimizle mi ödeniyor?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır