Türkiye'de sükunet özleminin çekildiği illerin başında hiç kuşkusuz, İstanbul geliyor. Çünkü gürültünün her çeşidi İstanbul'da fazlasıyla mevcut. Bu gürültü kirliliği yüzünden İstanbullular'ın ruh sağlıkları, sürekli bir sarsıntı içerisinde.
İçişleri Bakanı Tantan'ın 81 ilin valiliklerine gönderdiği "sükunet genelgesi"ni bu bakımdan biz, en fazla İstanbul'u ilgilendiren, sanki münhasıran İstanbul için hazırlanmış bir genelge olarak görüyoruz. Genelgede neler var; göz atalım:
Konvoyların klakson çalarak huzur bozmasına meydan verilmeyecek; hastane, huzurevi ve okulların çevresinde konvoyla geçilemeyecek... Okul servisleri sabahın köründe tiz korna sesleriyle öğrencilere geldiklerini haber veremeyecek... Tüp dağıtımı tapan araçlar bangır bangır hoparlör ve korna çalarak gezemeyecek... Araçlardaki ses, müzik, görüntü, haberleşme cihazları kamunun huzurunu bozacak şekilde kullanılamayacak; yani minibüs-taksi şöförü teybini sonuna kadar açıp acılı arabesk çalamayacak... Görevli polis, itfaiye ve ambülans dışında kamu araçları keyfi şekilde tepe lambası takamayacak, siren çalamayacak... Araçlarda mevzuat hükümlerine aykırı reklam, yazı, işaret, resim, flama, sembol gibi nesneler bulunamayacak... Havalı kornalar söktürülecek... Sürücüler yayaları korkutacak şekilde ve gereksiz korna çalamayacak; bu kurallara aykırı davrananlar hakkında ceza işlemleri uygulanacak.
Genelgedesayılıp dökülen, önlenmesi istenen çarpıklıkların "akla zarar ve çıldırtıcı bir toplamı"nı İstanbul, bünyesinde barındırıyor. Bu genelgede "yapılmaması" istenen şeyler aslında, çağdaş uygarlık ortamı içerisinde yaşayabilmenin "olmazsa olmaz" kuralları... Bizde hala bakanların, böyle genelgeler yayınlamak zorunda kalıyor olması, çağdaşlaşma açısından vahim bir gecikmenin göstergesi.
Dileriz Sayın Tantan'ın genelgesi "son" olur; "gürültü kirliliğinin başkenti İstanbul"a huzur ve sükunet" gelir, ruh sağlığımız kurtulur... Bir daha da hiç bir İçişleri Bakanı böyle, çağımıza yaraşmayan bir genelge yayınlamaya mecbur kalmaz.