kapat

20.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )


Peki tribünlerde neler oldu?..

* Stadyumda sayısal üstünlük bizdeydi, zaten uzun süre "Burası Sami Yen, buradan çıkış yok" diye bağırıldı.

* Başlama düdüğü çalınmadan evvel eller havaya kalktı, yukarıda titretilerek "Vuuuuu" çekildi, böylece "Galatasaray Büyüsü" yapıldı.

* Kale arkası tribün dev bayraklar açtı, Arsenal taraftarlarının bayrağı oyuncak gibi kaldı.

* Maçı televizyondan seyretmekle sahadan seyretmek arasında inanılmaz farklar var. Televizyonun avantajı pozisyonları yakından görmek, golleri tekrar tekrar izleyebilmek. Ancak hiç bir şey sahada, maçın gözünüzün önünde oynanmasının tadını veremez, tribünden sahanın içine girdiğinizi hissediyorsunuz. Ve bu tadı bir kez yakalayan zor bırakır, onu anlıyorsunuz. Televizyon sürati de tam veremiyor, "Topla koşuyor işte" dediğiniz adamın ne süratli koştuğunu ancak saha perspektifini tam olarak görünce anlıyorsunuz.

* Kadın seyircilerle erkek seyirciler maçı farklı algılayıp izliyor. Erkeklerin koltuklardan ayağa kalkış reaksiyonu, top ceza sahasının önüne geldiğinde. Hanımlar ise top yarı sahayı geçtiğinde -duruma göre- "Haydi Aslanlar" veya "Eyvah" diye ayaklanıyor. Orada top çevirmeye başlanırsa oturuyor. Yoksa ayakta! "Çök, çöööök" duyurusunu hanımların üzerine almaması üzerine bizim tribün "Oturmayınca gol olmaz" demeye başladı ve netice aldı. Ama -elbette- bütün penaltılar ayakta izlendi.

* Tribünlerin altında bir tür lobi var, orada bira (az alkollü), sosisli sandöviç, patlamış mısır satılıyor, birbirine hep "Görüşelim" deyip de bir türlü biraraya gelemeyen kim varsa orada buluştu.

* Maç sonunda da, Arsenal penaltıyı kaçırınca, tribünde tanıdık tanımadık kim varsa yanındakiyle kucaklaştı. Gençler tren dansları yaptılar.

* Erkekler tuvaletinde pisuvarlar arasında separasyon yoktu, böylece birçok taraftar (ünlü politikacı ve sanatçılar dahil), aynı anda omuz omuza, duvara karşı ihtiyaç giderdi. O halde bile maç konuşuldu.

* Galatasaray'ın oyununu görünce herkeste "Biz bu maçı kazanırız" düşüncesi perçinleşti. Hakan'ın şutunun direkte patlaması sonrası o direk çok "Ah" aldı.

* Tribünlerin üzerinde soğuk rüzgar estiren tek bir an oldu, o da Hagi kırmızı kart gördüğünde. Takımın on kişi kalması, çıkanın da Hagi olması kimsenin pek yüksek sesle söylemediği bir "Eyvah"ı içinden geçirtti. Ancak son dakikalar olması nedeniyle tribünler de sürekli "Dağ başını duman almış..." söyleyerek "Ali Sami Yen" havasını sonuna kadar estirmekte görevini yaptı.

* İş penaltılara kaldığında, penaltıların Türk tarafındaki kaleye atılması kararı (ki İngilizler bu kararın yazı tura atılmadan, maç başındaki yazı tura sonucuna göre alınmasına delirdiler) sonrası biz bir nebze rahatladık. Arsenal penaltı çekerken çıkan ıslık sesinin gücünden saha kenarında görev yapan polis memurları kulaklarını tıkadı. Taraftar maçın sahada kazanıldığının farkında ama ıslıkların Arsenal'i paralize ettiğini de biliyor, galibiyette hepimiz kendimize böyle bir pay biçiyoruz.

* Maç bitiminde coşku büyüktü, ancak, "Bir rüyada yaşıyoruz" havası da vardı. O gece orada neler olduğu, ne büyük iş yapıldığı, ne kadar tarihi bir an yaşandığı... Galatasaray'ın Türkiye adına tarih yazdığı, ancak maçtan 24 saat geçtikten sonra gerçek boyutlarıyla "dank" etmeye başladı.

* Bu algılamayla birlikte, final bileti büyük kıymete bindi. Böyle bileti sadece galip takımın taraftarı saklar. Şimdi sahada Fatih Terim'in öğrencilerinin gösterdiği başarıyı Galatasaray yönetimi de kendi alanında gösterebilirse, bu bilet Türkiye'ye daha çok kapı açar.

***

Her şey mi hep olumluydu? Hayır! Otobüs karmaşaları yaşandı, ara sıra tartışmalar çıktı ama hiç biri maçın güzelliğini ve zaferin mutluluğunu gölgeleyecek kadar büyük değildi.

Sokak kavgalarını da orada bırakıyorum çünkü Türkiye'de kendi aramızda eğlenirken bebek öldürüyoruz!

İnsanüstü bir gayretle kazanılanı hayvani duygularla kutlayan ve elini kana bulayanları Ünlü ve Tantan'a havale etmek lazım.

Eminim futbol terörünün ve silahlı kutlama magandalığının kökünü kazıyacak tedbirleri en kısa zamanda devreye sokacaklardır.

***

Son dakika notu: Galatasaray'dan sızan haberlere göre finalde giyilen formaların imzalı örneklerinin ve "Kupa"nın tek bir replikasının açık artırmada satılması düşünülüyormuş, bakalım kaç paraya kime nasip olacak!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır